14
söyleyip şiir laboratuvarında
diriliş
aşısına çalışan,
Diriliş Neslinin Amentüsü
’nde sırladığı ilkeleri,
Taha’nın Kitab
ı’nda
Taha
ismiyle somutlaştırdığı bir
gençliğe ödev olarak yükleyen bir isimdir.
Çünkü Sezai Karakoç; herkesin tarihi kendisiyle
başlattığı bir coğrafyada, bütün kesimlerce kabul
görmüş seçkin bir isimdir.
Çünkü Sezai Karakoç, ‘vazifeli’ şairler soyundandır.
İlk şiir- lerini ortaokula giderken yazması, küçük
yaşta Feridüddin-i Attar’ın ‘Mantık-ut Tayr’ ve
‘
Pendname’
sini okuması, ilk şiiri
‘Sabır’
ın henüz 17
yaşındayken,
Büyük Doğu
dergisinde yayımlanması
ve efsanevi şiiri
‘Monna Rosa’
yı 19 yaşında
yazması,
kısacası bu erken başlayan çaba, bu sürekli verim
ancak ‘vazifeli’ bir şairin harcı olabilir. Hemen bütün
büyük şairlerde rastladığımız ‘metafizik gerilim’in
kaynağında, biraz da onların kendilerini ‘vazifeli’
hissetmesi yatar. Rimbaud, Baudelaire, Octavio
Paz, Neruda, Nâzım Hikmet, Dağlarca gibi Sezai
Bey de bu soy şairlerdendir. Ebubekir Eroğlu’nun
‘Sezai Karakoç, kendi içinden kaynaklanarak çıkan
ve çevresindeki hacmi doldurarak büyüyen bir şiiri
geliştirmiştir.’
9
sözleri de, bu ‘vazifeli’ olma hâline
temas eder.
10
Çünkü Sezai Karakoç, şiiriyle de bir ‘uygarlığın
sözcüsü’ olmayı üstlenir. Sezai Karakoç’un tüm
şiirlerine, özellikle
‘Balkon’
, 1966’dayazdığı
‘Köpük’
ve
9
Ebubekir Eroğlu,
Sezai Karakoç’un Şiiri
, Bürde Yayınları, İstanbul 1981.
10
Haydar Ergülen, İnancı da Şiirine Dahil Büyük Bir Şair Sezai Karakoç,
7. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları, 5-8 Eylül 2007, Sakarya Valiliği
Yayınları, Mayıs 2008. [Düzenlenmiştir.]