15
devamına bakıldığında, onun bir şair olarak, ‘İslam
uygarlığının sözcüsü’ olmayı seçtiği görülebilir.
Çünkü Sezai Karakoç, şiirleriyle, yok olma
tehdidiyle karşı karşıya kalan bir uygarlığın yeniden
kurulmasına, inanç dünyası, düşünce dünyası
ve estetik dünyanın yeniden can- landırılmasına
yönelik bir umudu canlı tutar. Bu da bir bakıma
Karakoç’un şiirini ‘evrensel’ kılar; çünkü onun şiiri
aynı zamanda günümüz dünyasının önemli bir
parçasını oluşturan İslam coğrafyasının sorunlarıyla
birlikte dünyanın da so- runlarını dert edinen, tüm
insanlığa da çağrıda bulunan bir şiirdir.
Çünkü Sezai Karakoç, reddettikleriyle büyüyen bir
örnek isimdir.
-1968 Millî Türk Talebe Birliği (MTTB) Millî Hizmet
Madalyası, 1970 Sürgündeki Macar Yazarlar Gümüş
Madalya Ödülü, 1982 Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü,
1988 Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü,
1991 Dünya Kültür ve Sanat Akademisi Ödülü’ne
layık görülür. Ancak, bu ödüllerin hiçbirini kabul
etmez.
-1990’dan sonra sanat-edebiyat sorunlarıyla ilgilen-
meyen Ahmet Sezai Karakoç, Devleti yönetenlerce
bilinir; fakat fark edilmez, fark edilmek istenmez.
Atilla Koç, onu evinde ziyaret eden ilk kültür baka-
nıdır.
-Kültür ve Turizm Bakanlığı 2006 Kültür ve Sanat
Büyük Ödülü’nün Sezai Karakoç’a verildiği Yeni
Şafak gazetesi tarafından 3 Ocak 2007’de manşetten