Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 137

135
Akif İnan,
Büyük Doğu
,
Edebiyat
Dergisi
ve
Mavera
okulundan çok iyi biliyor ki gençleri edebiyat serü-
veninde yalnız bırakmamak lazımdır. Onlara sadece
yazmak konusunda değil, hayatın bütün safhaların-
da kılavuzluk etmek gerekir. Zaten edebiyat haya-
tın bu tarafına hizmet etmiyorsa, edebiyat birlikte-
likleri hayatı birlikte yürümeye katkı sağlamıyorsa
ne ifade eder ki?... Fethi Gemuhluoğlu’nun, Nuri
Pakdil’in ağabeylikleri böyle değil miydi? Edebiyat
ortamlarındaki “abicilik” o dönemlerde şimdiki gibi
lobicilik şeklinde algılanmadığından oldukça fonk-
siyoner bir kurum işlevini görüyordu. Üstad Necip
Fazıl’ın gençlere yaklaşımı da Sezai Karakoç’un
“Diriliş”
le yapmak istediği de aşağı yukarı aynı şey-
lerdi. Edebiyatı hayata, hayatı davaya alet etmek,
aracı kılmak. Akif İnan’ın ömrü hep bu terbiyeye
uygun bir biçimde geçmiştir. Sendika ile yapmak is-
tedikleriyle edebiyatla yapmak istedikleri arasında
hedeflediği dünya noktasında bir fark yoktu.
Hüseyin Karaca, Akif İnan’la son dönemlerinde en
fazla görüşen isimlerden birisi. Hastalık safhala-
rında bile onun gençlerle irtibat ve ilgisini kesme-
diğini Karaca’nın yazısından okuyoruz:
“...Ve yine
Ankara’dayım. Ankara’ya yerleşme hazırlıkları. Akif
Hoca’nın bir süredir rahatsız olduğunu biliyorum ve bu
vesile ile bir ziyaret etmek istiyorum. Telefonla adresi alıp
düşüyorum yola; Seyranbağları’na... İçeri davet ediyorlar,
çevresinde gençler var. Odaya girdiğimde ilk gördüğüm
Necip Fazıl’ın el yazısı ile Akif Hoca’ya imzaladığı resmi.
Akif Hoca içerde yatağında uzanıyor. Bizi görünce doğru-
luyor, karşılıyor. Ben bir şey söyleyemiyorum. O heybetli
1...,127,128,129,130,131,132,133,134,135,136 138,139,140,141,142,143,144,145,146,147,...172
Powered by FlippingBook