Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 134

132
Hırıstiyan sanatçıdır. Akif İnan edebiyatın dinî ve
ladinî diye ayırılmasının Batı’nın bize empoze etti-
ği bir tutum olduğunu söyler. Hâlbuki Nedim’den
Karacaoğlan’a kadar Divan ve Halk şairlerinin hepsi
İslam edebiyatının mensubudur. Eski edebiyatımı-
zın İslam’a mugayir olan bazı tarafları olabilir; lakin
bu durum o edebiyatın İslam dışı, din dışı edebiyat
olduğu anlamına gelmez. Osmanlı Devleti birçok
dinî hatasına rağmen nasıl İslam dışı bir devlet ola-
rak kabul edilmiyorsa, Divan edebiyatı da bu şe-
kildedir. Sanatçıdan bir politikacının, bir vaizin ya
da bir hukukçunun üslup ve işlevini bekleyemeyiz.
Sanatçı her şeyden evvel bir estetik iddia ile yola
çıkmıştır. Öncelikle bu iddiasını kanıtlamalı ve iddi-
asını düşünce ve inancına bir şuur olarak yansıtma-
lıdır. Edebiyat ve sanat sadece kendi kuralları içinde
konuşur. Propaganda ve şartlandırma ise sanat ve
edebiyatın değil piyasa ve siyasanın en müsait ens-
trümanlarıdır.
Akif İnan, Müslümanca duyarlık ile militanca tavrın
birbirinden ayrıldığı yerde şiirin başka bir eklenti-
ye ihtiyaç hissetmeyeceğini ortaya koyduğu şiiriyle
savunagelmiştir. Ona göre
“Batı kökenli ideolojiler sa-
nattan zorla sanat dışı şeyler istiyor”
36
Mevlana’yı yedi
yüz yıldır diri tutan, her çağın insanı için istifade
edilir, sözü dinlenir kılan, sanat dışı unsurlara ilgi
göstermemesidir.
İslam
dergisinin Nisan 1984 tarihli sayısında yaz-
dığı “İslam Edebiyatı’ üzerine kendisiyle yapılan
söyleşiyi Akif İnan şu dikkat çekici satırlarla nok-
36 M.Akif İnan İle Söyleşiler; s.39.
1...,124,125,126,127,128,129,130,131,132,133 135,136,137,138,139,140,141,142,143,144,...172
Powered by FlippingBook