19
anıldığı vaki değildir. Alâeddin Özdenören, evde,
duvarda asılı duran Kur’an’ın kutsal olduğunu bi-
lirdim, sadece onu seyretmek bile beni heyecanlan-
dırırdı, kutsallığın içime aktığını hissederdim, de-
mektedir. Anne Nezahat Hanım, ikizleri ilkokuldan
önce Kur’an öğrenmeleri için mahalle mektebine
göndermiştir.
Seher Vakti Gelen Derviş
Anadolu’da çocuklar okula başlamadan önce hocaya
gider. Bu bugün de böyledir. Hocaya gitmek, Kur’an
öğrenmek, namaz dualarını ve surelerini öğrenmek
için gereklidir. Özdenören kardeşlerin gittiği mahal-
le mektebindeki hoca yaşlı bir kadındır. Alâeddin
Özdenören, bize bir şey öğrettiği yoktu, boyuna
pirinç ayıklatırdı der, bu hoca hanım için. Ama bu
mektepte öğrendiği bir mani onu hayatı boyunca et-
kileyecek, bir daha içinden çıkmayacaktır:
Eyyam geldi kış geldi
Safa geldi hoş geldi
Sabahın seher vaktinde
Çıktı bir derviş geldi
Mektepte “aferine sıçramak” denilen bir âdet var-
dır. “Cüz”e veya “Elham”a geçen çocuklara takıl-
mak maksadıyla yine çocuklar tarafından kulakla-
rının çekilmesine “aferine sıçramak” denilmektedir.
Özdenören kardeşler, aferine sıçrayamadan mek-
tepten ayrılmışlardır. Ama Alâeddin Özdenören,
onda hayatı boyunca yer edecek bu maniyi ezberle-