Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 52

SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Şûle Yüksel
ŞENLER
- 50 -
nuşma metinlerine bakıyor, çiziyor ve tembih ediyor: “Sakın
Menderes’i bir kelime bile ağzınıza almayacaksınız. Şu şu hu-
suslara dikkat edeceksiniz!” Son derece sıkı bir durum. Ben
de hiç unutmuyorum, birbirine ekledim dosya kağıtlarını, bir
metre yetmiş santimboyunda bir şiir yazdım. Hatırlamıyorum
şimdi ama ara ara nakarat yapıyorum Tevfik Fikret’ten:
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Hep aralarda bu nakarat. Tabii bu şiiri yazdıktan sonra ağa-
beyim de etrafımdakiler de dediler ki: “Aman Şûle, çok dik-
kat et! Çok tehlikeli!” Zeytinburnu’nda çok büyük bir meydan
vardı, miting orada... Şimdi orası nasıl ve neresi bilmiyorum.
Kalabalık bir mitingdi; yine asker, polis hazır meydanda. Ve
Avukat Bey şiirimi aldı, okudu, gözleri dehşetle açıldı; “Ne
yapıyorsun Şûle Hanım, deli misin? Sen de gidersin, parti de
gider güme” diyerek kırmızı kalemle birkaç kıtasının üstünü
çizdi bıraktı, içlerinden seçtiği bölümleri gösterdi. “Bunları
okuyacaksın. Sakın bu kırmızı kalemle çapraz çektiğim yerle-
ri okumayacaksın!”, dedi. Tamam, dedim. Ama dinlemedim.
Menderes sözü hiç ağıza alınmayacak ya, şiirin bir yerinde
“Ey Menderes Menderes! Yanık yanık çağlıyor; bir millet de
ardından yanık yanık ağlıyor!”, diyorum. Eteğimi çekiştiren-
ler falan oluyor ama halk nasıl ağlıyor. Bütün o koca mey-
dan hüngür hüngür ağlama sesleriyle çınlıyor. “Menderes
Menderes!”... Ben onu Menderes nehri olarak telaffuz etmiş
1...,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51 53,54,55,56,57,58,59,60,61,62,...194
Powered by FlippingBook