- 12 -
SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Semavi EYİCE
tapçı vardı. Galata Kulesi’nin hizasında küçük bir Rum sahafa
gittim. Dükkânın kapısında güzel bir Rum kızı duruyordu. O
kıza “Ben şu kitapları arıyorum” dedim. Kız listeyi aldı, içeriye
girdi. Karanlık bir dükkân, kapıdan başka ışık aldığı yer yok.
İçeriden genç bir adamla beraber çıktılar, adamın elinde be-
nim kâğıt, “Bu kitapları kimin için arıyorsun?” dedi. “Kendim
için” dedim. Şöyle bir döndü baktı bana, karşısında 12 yaşın-
da bir oğlan... “Allah Allah, ne yapacaksın bu kitapları?” dedi.
“Ben meraklıyım, okumak istiyorum bu kitapları” dedim.
“Yok bu kitapları kolay kolay bulamazsın. Yalnız şu işaretle-
diklerim belki bulunabilir” dedi.
Sonra biz ahbap olduk. Meğer o kızın ağabeyiymiş. Dükkân
da babalarının dükkânı. Sonra o oğlan Yüksek Kaldırım’ın
başında ayrı bir dükkân açtı. Kiast, bilhassa Bizans tarihini
mükemmel bilen, acayip bir tipti. II. Dünya Harbi sırasında
Mısır’a gitti. O sıralarda Almanlar işgal etmişti Yunanistan’ı.
Bazı Yunan subayları Mısır’da toplanmış ve İngilizler onları
Almanlara karşı eğitiyordu. Kiast’ı sürgüne gittikten bir süre
sonra, aradım buldum. Gayet şık bir kitapçı dükkânı açmıştı.
Rum zenginlerine nadide kitaplar satıyordu. Buradaki
hayatından çok farklı bir yaşamı vardı orada.
Onu bulduğumda, geldi, kucakladı. Düşünün, biz onunla
30’lu yıllarda tanıştık. Sonra sürülüp gitmesi 60’lı yıllarda
oldu. O kadar sene her Beyoğlu’na çıktığımda onun dükkânı-
na uğradım. Alışverişte, sohbette Rumca bazı şeyleri ona ter-
cüme ettirdiğim oldu. Bizans tarihini iyi biliyor, iyi Fransızcası