- 11 -
SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Semavi EYİCE
Dersin esas hocası Zihni adında bir albaydı. 5 Yunan Harbi,
Balkan Harbi, İstiklal Harbi... Bütün savaşlara girmiş, çık-
mış komutandı. Bizi bir gün askeri müzeye, yani Aya İrini’ye
götürdü gezdirmeye. Yine böyle İstanbul’u gezerken bir bur-
malı minaresi olan mescide girdik. O gün yanımızda Turgut
(Cansever) da vardı. Ahmet ile olan keşiflerimizde sonradan o
da gelmeye başlamıştı. Bu camii, yeni terk edilmiş bir camiydi.
Çünkü 1935’te bir kanun çıkmıştı: 500 metre içinde iki tane
cami olmayacak. O camii de Şehzade Camii’nin duvarının di-
bindeydi.
Birlikte yürüyüp ve nereye gidelim diye düşünürken, o ca-
miyi gördük, içine girmeye karar verdik. Çatı çökmüş, duvar
kalmış. Üçümüzün böyle İstanbul’u keşfe çıkarken bisikletle
fotoğrafları da vardır. Bir de Muhittin diye bir arkadaş vardı
bizlerle, Yakacık’ta. Ben bisikletle İstanbul’u dolaşır, sahaflar-
dan İstanbul kitapları alırdım.
Mamboury’nin kitabının kaynakça bölümündeki surlar, ca-
miler, kiliseler hakkındaki kitaplardan bir liste çıkarttım.
Listedeki kitapları temin edip okuyayım dedim. Kitabın kay-
nakları genellikle Fransızcaydı. Tünel’de Fransızca kitapların
bulunduğu Haşet kitapevine gittim. Orada kitaplar arasın-
da dolaşan Merkiz adında bir görevli vardı. Elimdeki liste-
yi uzattım. Bir bana bir de listedeki kitaplara baktı. “Bunlar
bulunmaz, bulunsa da çok pahalı kitaplar. Bunları istiyorsan,
Yüksek Kaldırım’da ara” dedi. O zaman Yüksek Kaldırım’da
dört beş tane eski kitap alım satımı yapan Rum ve Yahudi ki-