50
Yunus Emre
Yunus-
“Ete kemiğe büründüm, Yunus diye gö-
ründüm” der geçerdik…
Mevlana-
(Gülümseyerek)
Sen, söyle Yunus! Gü-
zel dilinle söyle de halk, yüzyıllar boyunca
okusun. “Allah’ın
(c.c.)
dokuduğu kumaş ne
yıpranır, ne eskir. Sen çiçek olup etrafına
gülücük saçtıkça toprak olup seni başının
üstünde taşıyacaktır bu millet.”
(Yunus Emre
derviş selamıyla kapıdan çıkar. Mevlana yal-
nız kalmıştır arkasından gıpta ile…)
Yunus…
“Manevi mertebelerin hangisine çıktımsa ayak
izini önümde buldum”, duydum takunya sesle-
rini lakin yetişemedim sana… Koca Yunus, aşk
olsun
…
(Işık söner.)
Mağara…
(Gök gürültüsü efekti ile strop ışık ya-
nıp söner... Gece sesleri devam eder. Karan-
lıkta “Niçin Ağlarsın Ey Bülbül” kasidesini
dinlerken dekorlar alınır, sahne boştur ar-
tık. Gece yağmur altında Yunus’u değişik mi-
zansenlerde görürüz… İbadet eder, dinlenir,
kardan, yağmurdan korunur ve bir mağaraya
sığınır… Mağaranın içinde iki derviş ve Yu-
nus… Derviş 5 kenarda dua etmekteyken Derviş
6 boynu bükük bekler. Yunus merak içinde-
dir…)
Derviş 5-
“Allahumme enzil aleyna maide-
ten mines semai”
(Mâide.112.)
(Derviş 5’in
önünde bir parlama ve sis bulutu içinde ka-