121
la çeşitli yerlerde yazdığını, okuyucularının bile
bundan haberi olmadığını söyler. Ne zaman ki
Zarifoğlu’na yoğun bir şekilde gazetede yazma is-
teği iletildiğinde bunu kendine özgü bir üslupla
açıklamak zorunda kalmıştır. Zarifoğlu’nun okuyu-
cularına verdiği cevap şudur:
“O hâlde, 1 Eylül’den
itibaren Milli Gazete’nin ikinci sayfasında, benim simet-
riğim olan Ahmet Sağlam’ı okuyunuz.” derim.
Ahmet
Sağlam, Zarifoğlu’nun müstear adıdır.
AKİF İNAN’IN BAKIŞIYLA FETHİ
GEMUHLUOĞLU
Dünyanın belki de en müstağni adamıdır Fethi
Gemuhluoğlu.
Yaşarken başkasını düşünmekten kendini unutan
bir fedakârlık abidesidir. Bunu görev ve sorumlu-
luk bilinciyle yapar, fedakârlık olduğu aklına bile
gelmez. Akif Ağabeyin de ağabeyidir o. Makam ve
mevki olarak ona hizmet eri olmak yetip artmakta-
dır bile. Başka bir yere gelmeyi düşünmeyecek ka-
dar Anadolu’dan büyük şehirlere tahsil için gelen
gençlerin barınmasına ve yetişmesine adamıştır
kendisini.
Akif İnan’ın “ben buna tanığım” dediği şey istemeyi
becerememe özelliğidir ki çok parasız kaldığı hâl-
de kimseye bu ihtiyacını söylememiştir. Akif İnan,
Fethi Ağabey’in kendisi ile paylaştığı bu durumu
şöyle anlatır:
“Bir gün Fethi Ağabey’in paraya ihtiyacı
olmuştu. Para aradığını söyledi bana. Parası olan ve para
bulma mevkiinde bulunan birisi olmadığım için rahatlık-
la konuşuyordu benimle. Dedi ki, ‘Çok yakınımdan, ih-