68
bağışıyla daha gür çıkardı, gemilere yüklü sabır ki
dönüşür akan sulara / yedi yüz yıldır yansır mev-
lana’dan kitaplara, ıslandı silahım bu gece / biliyor
musun ayın gözyaşıydı damlayan, Bu uzun yürü-
yüşte / Silahından gül düştü / Bir Eritreli kadının
/ Kıyıya, Soluğum bekler / gece pastanede / düşü-
nen / gerillayı
Ortadoğu’da, bugün için dünyanın her yerinde,
barışçıl ve sosyal birçok halkı bu çağda yerinden
yurdundan eden nedir? Uygar bir dünya için bir
çığ kadar beklenmedik olaylardır bütün bu ya-
şananlar. Ama çığ da çağı çökertmektedir. Göç
zorunludur. Göç yollarında koynuna masal alan,
torbasına tütün ve tarih koyan, dudaklarında nin-
ni, ıslık destan ve en önemlisi dua taşıyan bir halk
vardır. Eski sözcüklerin güçlü çağrışımları yanla-
rına alınmalıdır ama, öfke de unutulmamalıdır.
Çünkü, çağ, bazı çocuklarını, yüzyılından, yur-
dundan kovduğunda yaşananın dışına sürdüğün-
de, başkaldırı bir gelenektir. ‘eylem öğlesi / gül
kurularını birbirine bağladık / ekmeğimize bula-
şan çağın hakkını / kitabı açarak /yonttuk’ dizele-
rinde çağ karşısında çığ olan bir duyarlılık vardır.
Ortadoğu’nun tarihi, göçlerin ve yerleşik zulüm-
lerin de tarihidir. Çocuklara her şey eksiksiz anla-