78
Köylülükle gürültü arasında birebir ilişki kuran
Nuri Pakdil için şehirlilik sessizlik olarak tanım-
lanır. Onun nazarında düşünce sessizlikte ve şe-
hirde üretilir çünkü. “Bir gün köyde kalanın kırk
yıl aklı başına gelmez.” diyen Mevlâna çağlar ön-
cesinden bu bakışı doğrulamaktadır. Çünkü Nuri
Pakdil’e göre
“Yazının anavatanı sessizlik”
tir. Oyu-
nu sanattan, edebiyattan yana kullanan Nuri Pak-
dil, direnişin edebiyatla derin- leşeceğini vurgular.
O,
“Kay Yokuşu titrek bir sese dönüştü; her direniş, de-
rinliğini edebiyatla kazanmıştır, aslında, yazı varoldu-
ğundan beri.”
der. Bir yazarın üretime başlamasının
ön koşulu sükûnet olsa da.
Hayata katılışında ve bireysel yaşantısında olduk-
ça coşkulu olan Pakdil, hayatın özündeki roman-
tikliği hep korumak ister. Özel anlamda koruya-
masa da düşsel anlamda muhafaza eder. Bir di-
renme ustası olarak her türden yaşama biçimiyle
sınanır. Evde otururken olsun, yürürken olsun
gaflet hâline teslim olmamak için çabalar. Bıçak
sırtı yaşamalarla sınanır hep.
İkamet ettiği yerde sükûnet çiçekleri açmasını
dileyen Pakdil, hiçbir zaman aradığı sessizliği
bulamaz, üç yıl iki ay bir gün yaşayacağı otel
günlerinde.
27
27
Ömer Erinç,
Nuri Pakdil’de Yalnızlığın Mekânı Olarak Otel
,
Edebiyat
Eylemi ve Nuri Pakdil, Editör: Hüseyin Su
, Hece Yayınları, Ankara 2013.