Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 110

108
A. Barış Baraz & Hacer Şivil
kuşağı mensupları bu dönemde petrol krizleri, ekonomik sarsıntılar ve sol-sağ çatışması
gibi bazı sosyo-politik olaylara tanık olmuşlardır. Türkiye’de de kadınlar bu dönemde yo-
ğun olarak iş gücüne katılmaya başlamışlardır. İnsanlar daha iyi yaşamak için, daha az
çocuk sahibi olmuşlardır. Paraya daha fazla odaklanmışlar ve bireycilik önem kazanmıştır
(Mengi, 2003). Gelecek kaygısı bu kuşağı çok çalışıp kariyer yapmaya ve para biriktirme-
ye zorlamıştır. Geleneksel değerlere bağlı dolayısıyla toplumsal sorunlara duyarlı olan bu
kuşak, otoriteye saygılı, mücadeleci, kanaatkâr ve şüphecidir. Marka onlar için önemlidir.
Kadınların çalışmaya başlamasıyla geleneksel aile yapısı farklılaşmaya başlamıştır (Altun-
tuğ, 2012: 205-206; Erol ve Öz, 2016:54-55; İzmirlioğlu, 2008:44-45). Diğer yandan, Ak-
tan (1996), Y kuşağının bakış açısının şekillenmesinde 80’li yılların en önemli olaylarından,
T.C’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde gerçekleşmiş 24 Ocak Kararları’nın
etkin bir rol oynadığını belirtmiştir. Bu kararlar sayesinde Y kuşağının özelliklerinden insanı
merkez kabul eden; insan hak ve özgürlüklerini temel amaç olarak benimseyen bireycilik
anlayışının temelleri atılmıştır (Aktan, 1996).
Kuşakların yaşlandıkça davranış özelliklerinin de değişkenlik gösterdiğine değinen Özmen
(2011), farklı kuşakların aynı zaman diliminde farklı davranışlar sergilemelerini ‘yaş etkisi’
ne bağlamaktadır. Araştırmacıya göre, her kuşağı diğerlerinden ayıran kendine ait bir ta-
rihi ve birikimi vardır. Bu farklılık, önceki kuşakların yeni kuşaklara bıraktığı sosyo-kültürel
ve siyasi mirastan kaynaklanmaktadır (Özmen, 2011). Wagner ve Ruch (2000)’de yaptığı
çalışma, yaş etkisini destekler niteliktedir. Araştırmacılar, ABD’de iki özel hastanede yap-
tıkları çalışma sonucunda yaşın özgecilik davranışında belirleyici bir rol üstlendiğini ortaya
koymuşlardır. Araştırmacılara göre, 20-34 yaş grubu ve nispeten yaşlı 35-45 yaş grubu
çalışanlar farklı kohortları temsil etmektedirler. Araştırmacılar, yaşça büyük çalışanların
özgeci davranışı değerlendirmede ve sergilemede daha çok sosyalleşmiş olabileceğini,
çalışma zamanları ve yaşam tecrübeleri bakımından daha çeşitli davranışlarla karşı kar-
şıya kalmış olabileceklerini ve başkalarına yardımı daha çok içselleştirmiş olabileceklerini
belirtmişlerdir (Wagner ve Rush, 2000: 388).
Fakat, alanda yapılan çalışmalara göre kuşakların kendilerini ve birbirlerini farklı algılama-
sı çatışmaları da beraberinde getirmektedir. Örneğin, Universum 2015 araştırma sonucu
Y kuşanığı sanılanın aksine kendini sorumluluk sahibi ve sadık olarak tanımlamaktadır.
Kuşak danışmanı Kuran (2015), sadakat kavramını günümüze göre yeniden tanımlamamız
gerektiğine inanmaktadır. Buna göre, kuşaklara yönelik algı, tanım ve beklentilerimizin
yeniden şekillendirilmesi insan kaynaklarının istenilen düzeyde kullanılabilmesi açısından
önemli olmaktadır (Kuran, 2015).
Araştırma örneklemimizi Türkiye oluşturduğundan, Türkiye’de kuşaklara göre nüfus da-
ğılımını bilmek önemlidir. 2016 TÜİK’in raporuna göre toplam nüfus bir önceki yıla göre
1.073.818 artarak 79.814.871’a ulaşmıştır. Bu nüfusun içinde 0-14 yaş grubunu % 23.7, 15-
64 yaş grubunu %68 ve 65 üstü yaş grubu %8’i temsil etmektedir. Bu rapor, dinamik nü-
fusun yoğun olduğunu yansıtırken, bu dinamik nüfustaki kadın erkek oranının da nerdeyse
eşit olduğunu göstermektedir. 15-64 yaş arasını kapsayan 54.237.586 kişinin 27.409.238’i
erkek, 26.828.348‘i ise kadın nüfusunu temsil etmektedir (TÜİK, 2016). Bu verilerden yola
çıkarak, eğitimden iş dünyasına kadar farklı disiplinlerin, baskın olan nüfusun alışkanlıklarına
ve beklentilerine göre politikalar belirlemesi olası çatışmaları en aza indirecektir.
1...,100,101,102,103,104,105,106,107,108,109 111,112,113,114,115,116,117,118,119,120,...208
Powered by FlippingBook