31
Aşkın Pazarında
Fatma Sultan-
Başkaca derdi yoktur…
Tapduk-
Önce istişare, sonra istihare hanım,
de hele!(Yunus sağda görünür odun keser)
Fatma Sultan-
Bir de dervişler birbirlerine
rüya anlatırlar… Manevi hâller peyda oldu
kimisinde. Kimi yüreğiyle görür bir diğeri-
nin yüreğini… Açılıverdi mana âlemi kimine…
Tapduk-
Mesele anlaşıldı… O da kendinde bir
hâl görmedikçe, çoğaltıp durur odunun des-
tesini…
Fatma Sultan-
Zahir…
Tapduk-
Hepsi de zanneder ki bu bir üstün-
lüktür…
Fatma Sultan-
Öyle bilirdim, Yunus gibi?
Tapduk-
Kimisine yola devam etmesi için bir
soluktur bu hâller. Kiminin soluğu uzun,
yolu zorludur Fatma’m… Rüyaya gelince, amel
edilmez sırf ona dayanarak… Bazen bir güzel
hediyedir, bahşiştir Hak’tan. Kalp gözüne
gelince, açılsa ne fayda, gördüğünü bilme-
dikten sonra? Hem öyle bir şekerlemedir ki
bu hâller, kıymetini bilirsen ne âlâ…
(Elin-
deki tamamlamış olduğu tesbihi Fatma Sul-
tan’a verir)
Marifeti kendinden bilirsen bir
zehire dönüşüp imanını alır, şirke koyar,
Allah
(c.c.)
muhafaza…
Fatma Sultan-
Allah
(c.c.)
muhafaza!
Tapduk-
Yunus Emre’ye gelince, bugün bir ka-
palı sandık gibi… Kendi de bilmez ne taşı-