86
dü. Marmara Kıraathanesi’ne giderken özellikle de aybaş-
larında yanında daha az para ta
şıyordu. Az dedim ya,
o kadar da az değil. Maaşının yarısı kadar. Sanırım,
Karakoç’un hayatındaki tek oyun budur. Üniversite
yıllarında bursl
arını kırdırıp üstada verirdi.”
62
Ece Ayhan da Necip Fazıl’ın Sezai Karakoç’u çok
sevdiğini belirtir ve aynı ayrıntı üzerinde durur:
“Öyle ki burs parasını bile ona gönderirdi, gariban çocuk-
tu.”
63
Necip Fazıl’ın kefili olarak önemli bir banka borcu-
nu ailesinden yardım isteyerek öder.
Durali Yılmaz, bir yazısında Sezai Karakoç - Necip
Fazıl ilişkisini farklı bir açıdan ele alır: Sanırım 1978
sonbaharıydı. Hava pusluydu.
Büyük Doğu’
nun Ye-
rebatan’daki bürosu... O yılın mayısında çıkmaya
başlayan
Büyük Doğu
son kez kapanmıştı. Necip
Fazıl, belki de dergi yerine çıkaracağı raporları dü-
şünüyordu. Ülkenin ufku, tıpkı dışarısı gibi giderek
kararıyordu. Aslında
Büyük Doğu
’nun günlük çık-
ması gerekiyordu, ama imkânlar ortadaydı. Büyük
Şair, yılların yorgunluğunu omuzlarında hissedi-
yormuşçasına durgun, caddeye bakıyordu. Bir za-
manlar ülkenin bütün şair, hikâyeci, yazar kim var-
sa hepsini
Ağaç
dergisinde, ardından
Büyük Doğu’
da
toplayarak, bir orkestra şefi gibi yöneten, ele avuca
sığmaz ve hiçbir kayıt altına alınamaz sahici sanat-
kâr, çalkantısız bir içdenizi andırıyordu. Yıllar önce
onun çevresinde şöhreti yakalayıp sonra sırt çeviren,
62
Cemal Süreya;
99 Yüz, İzdüşümler, Söz Senaryosu
, Kaynak Yayınları,
İstanbul 1996.
63
EceAyhan;
Günce
/ ‘
Bir Y
ıl Daha Yaşamak İstiyorum’, Öküz, S. 74, Temmuz
2000.