78
Ahmet Oktay’ın yıllar sonraki şu sözleri, durumu
berraklaştırır:
“Sezai Karakoç Türk şiirinin içeriden
değiştiği yıllarda bile kendi yaşıtlarından farklı bir çizgi
izlemiş, metafizik sorunlara özel bir önem vermiş, bu
eğilimi giderek köklü bir din duygusunda temellenmiştir.
(...) bu ilgi [Batı şiiri ilgisi] salt estetik düzeyde kaldığı
sürece, yazın çevreleri ve organları Karakoç’a yakınlık
duymuş, ama ilginin ağırlığı
İ
slamcı boyutta toplanmaya
başlayınca yakınlık aldırışsızlığa dönüşmüştür.”
55
Hepimiz yüksek tahsilliydik. Bizden önce çok fazla yüksek
tahsil yapmış şair yoktur Türk şiirinde, bu yönüyle
özellikle I.Yeni’den farklıydık. Hiç olmasa şiirimizde yine
de Anadoluluğun izleri vardır.
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç, 1960’larda kendi şiirinin çizgisini
İslamî bir duyuş ve kavrayışla belirginleştirirken
söyleyişte gözden kaçmayacak bir tercihte bulunur.
1950’lerde yazdığı şiirlerde İkinci Yeni’nin dil, imaj
ve anlam konusundaki dikkatlerine karşı mesafesini
hep koruyan Karakoç, 1960’larda bunları ustaca
değerlendirir. Şiirini bir taraftan epiğe açarken bir
taraftan da yoğun ve tekrarlı imajlarla zenginleştirir.
Dil sapmalarından da kaçınmayan şairin imajlarında,
kaynaklandığı yerin belirleyiciliği hissedilir. Bu
da onun İkinci Yeni deneyimini dönüştürdüğünü
gösterir. Ebubekir Eroğlu, şairin imajlarındaki
55
Ahmet Oktay; a.g.y