94
Demir ayaklı kahverengi masası şaşırtıcı ölçüde
sadedir; masada hiçbir kitap yoktur. Yalnızca parti
bildirgeleri ve eski bir faks-telefon, birkaç kalem ve
karalama kâğıdı…
Hem parasız hem yatılı ‘Mahcup ve onurlu
çocuklar’a gül dağıtır. Dersi, ‘inci dakikaları’ gibidir.
İnsanın şiir ve kelimelerden yaratılmadığını söyler.
Şiir laboratuvarında ‘diriliş’ aşısına çalışır.
Kral TV’de şiiri okunurken gizlice çekildiği belli
olan görüntülerle şaşkınca yürüyen bu adam; gül
sağanağında ıslanmış bir bulut gibi Diriliş göğünün
maviliğinde akıp gider.
Diriliş Dergisi
“Bir dergi gibi benim hayatım
Bu yüzden ölmem; batarım”
68
Cemal Süreya
Türk edebiyatı, bir dergi edebiyatıdır. ‘Türkiye’de
dergici kimdir?’ sorusunun yanıtı pek değişmez.
Sanat-edebiyat dergiciliği tarihinde istisnalar
dışında hep aynı tiple karşılaşılır. Bu istisnalardan
biri de Sezai Karakoç’tur.
Bir yanda düşlere yetmeyen para, kıt zaman, ikinci
iş, eksik donanım, yetersiz deneyim; diğer yanda
düşlere sarılı umut, kendine güven, yapılan işi
önemseme, kısa bir sürede ‘kültür hayatında
yerlerini alacaklarına’ tam inanç Anadolu’da bir
derginin oluşum serüveninin ilk sayfası olur. Bu
yoğun çağsamayı ve mutluluğu diri tutan nedir, pek
de bilinmez.
68 C
emal Süreya,
Sevda Sözleri
, Can Yayınları, İstanbul 1990.