94
yecileridir. Meselâ, okula gitmektense evde kitap
okumayı seçmişlerdir. Dergi çalışmalarına katılmış-
lar, dergi çıkarmışlar, kitap yazmışlardır.
1958’de İstanbul Hukuk’a başlayan Rasim
Özdenören bu okuldan 1967’de mezun olabilmiş-
tir. Okulu dokuz yılda bitirmiştir. Gerçi, 1962’de
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine bağlı
Gazetecilik Enstitüsünün sınavlarını kazanarak aynı
anda iki fakültede okumaya başlamış, kendini ge-
liştirmeyi önemsediğini göstermiştir. Üstelik gaze-
tecilik okuması gelişmek istediği yönü göstermesi
açısından önemlidir. Rasim Özdenören, İstanbul
Hukuk’a gelen Erdem Bayazıt’ın önerisiyle başladı-
ğı Dostoyevski’yi bütünüyle anlayabilmek, özümse-
yebilmek için bir yıl boyunca okula gitmemiş, evde
Dostoyevski okumuştur.
Özdenören’in bundan daha enteresan bir hareketi
var. Hepsinin hâleti ruhiyesini yansıtan örnek bir
olay. Özdenören, 28 Eylül 1971’de evlenir. İki ai-
lenin de uygun görmesiyle sade bir düğün yapılır.
Düğün resmî nikâhın kıyılması ve Maraş’tan gelin
getirilmesinden ibarettir. Özdenören aynı günün
akşamı eşi Ayşe Hanım’la Ankara’ya döner. Yeni bir
ev kiralamıştır; ama içi boştur. Evde bir telefondan
başka hiç eşya yoktur. Ayşe Hanım eve girince kü-
çük bir şok yaşar. Dairenin pencereleri gazete kâğıt-
larıyla kapatılmıştır. Getirdikleri eşyaları, valizlerini
bırakıp akşam yemeği için dışarı çıkacakları sırada
bir telefon gelir. Arayan Âkif İnan’dır.
“Üstat geldi.
Akşama bizdeyiz.”
der. Özdenören o gün evlendiği-
ni söyleyemez o an. Arkadaşları içinde de evlendi-