97
Âkif İnan, bu grup içinde, çoğulcu unsurdur bence.
Aralarındaki yakın arkadaşlığa rağmen arkadaşlık-
ları birbirlerine tekil bir düşünme biçimi dayatması
yapmaz. Aralarında çoklu bir ortam söz konusudur.
Hepsinin sanat anlayışı da birbirlerinden farklıdır.
Onlara, içlerinde en çok Âkif İnan değişiklik katar.
O çokluk unsurudur. Hepsi modern edebiyatla ya-
tıp kalkarken o divan şiiri okur. Serbest vezin şiir
yazarlarken o aruzla yazar. Ayrıca altını çizerek
belirtmek gerekir ki, hepsi çocukluktan itibaren ar-
kadaştır. Oysa şiirleri farklıdır. Okudukları kitap-
lar, kaynaklar aynıdır; ama mizaçları da şiirleri de
farklıdır. Belki de bunca yıl birlikte kalabilmelerinin
sırrı budur. Maraş’tayken birlikte oldukları geceler-
de biri gazel okuyor, biri son model yeni bir şiir. Bu
farklılık aynı ortam içinde cereyan ediyor. Birinin
mizacı diğerini silip atmıyor, kabul ediyor. Çevre,
sosyal sınıf itibariyle de aynı çevrenin, aynı sınıfın
insanıdırlar.
Şiirleri farklıdır; ama iyi arkadaştırlar.
Arkadaşlık bahsinde Alâeddin Özdenören ne kadar
duru, doğrudan ve açıktır:
“Maraşlı yıllarım koyu ar-
kadaşlık yılları. Her şey ortak; para, öteberi, acı, sevinç,
çözülüş, umut, umutsuzluk. Yüksek sağlam setler gibi
yan yana uzanan arkadaşlıklar. İstanbul’a geldim. Lise
son sınıfı İstanbul’da okuyorum. Maraş’ta edindiğim
alışkanlıklarımı sürdürüyorum. Arkadaşları eve taşıyo-
rum. Soframız açık. Elimde avucumda ne varsa payla-
şıyorum. Bir paket sigara alacak olsam, mutlaka bir pa-
ket de arkadaşıma almalıyım. İlkokul yıllarımın geçtiği
Malatya’da da öyleydi. Hatta çocuklar birbirlerine, ortak,