Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 91

89
sınava kaç kişinin katıldığından hiç bahsedilmiyor;
ama yukarıdan aşağıya sıralama yapılarak yüz kişi
alınacaktır. Özdenören bu sınavda yirmi birinci olur.
Okula kaydını Özdenören şöyle anlatır:
“Lise bitti, yıl
1962. O zamanlar her fakülte ayrı ayrı sınav yapıyordu.
Ben yalnız Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne başvur-
dum. Yüz öğrenci alınacaktı. Gözcü hoca, içinizde yalnız
bu bölüme başvuran var mı, diye sordu. Ben, bir de sırtın-
da eski bir kazak bulunan bir çocuk elimizi kaldırdık. Hoca,
aranızda ne yaptığını bilen iki kişi var, dedi. Hocanın der-
gilerde yazılarını okuduğum Hüseyin Batuhan olduğunu,
çocuğun da Pazar Postası’nda şiirlerini okuduğum Ege
Ernas olduğunu sonradan öğrendim. Ege sınavı yirminci,
ben yirmi birinci olarak kazanmıştık.”
Bir sanatçı, bir şair olarak Alâeddin Özdenören, sa-
nat çalışmalarında şiirle felsefeyi birbirinden ayrı
tutmuştur. Şiir ayrı, felsefe ayrı demiştir. Şiirine fel-
sefi bir öz katmanın, felsefeyle şiiri bağdaştırmaya
çalışmanın peşine düşmemiştir. Bunun için kazan-
mıştır. Şiire felsefe katma çabaları kendine özgü
bir doğası / felsefesi olan şiiri es geçmek anlamına
gelmektedir. Aynı titizliği, 1960’lı, 1970’li yıllar şairi
olmasına rağmen ideoloji bahsinde de göstermiştir:
İdeolojik bir şair değildir.
Şiir Alâeddin Özdenören’de içe doğuşlarla yaşantıla-
nır. İlhamla yazılır. Hepsinden önemlisi şiir yaşanır.
Şairin yaşantısından doğmayan şiir, Özdenören’e
göre, yazılamaz. O yazdığı her şiiri iliklerine varın-
caya değin yaşar. Yaşadıkça yazabilir ancak. Bundan
dolayı az yazabilmiştir. Fakat Özdenören’in az yaz-
1...,81,82,83,84,85,86,87,88,89,90 92,93,94,95,96,97,98,99,100,101,...156
Powered by FlippingBook