95
ğini sadece Nuri Pakdil bilmektedir.
“Tamam”
der.
Telefonu kapatır. Eşine,
“Bizim bir üstadımız var,
onun yanına gideceğim. Evde yalnız kalmaktan korkar
mısın?”
der. Eşinin
“Korkmam, git”
demesi üzerine
İnan’ın evine gider. Sohbet gece bire kadar devam
eder. Bitmez. Saat bir sıralarında Nuri Pakdil, Rasim
Özdenören’in o gün evlendiğini hatırlar. O âna de-
ğin unutmuştur.
“Üstadım, Rasim bugün evlendi, nikâ-
hı bugün oldu, müsaade eder misiniz?”
der. Üstat, bir-
den ayağa fırlar ve
“Yaa, bugün senin düğünün var ve
sen buradasın! Bilseydim böyle olduğunu gelmeni iste-
mezdik!”
deyip Özdenören’i kucaklar, tebrik eder.
Özdenören de kendisine,
“Üstadım size her şey feda
olsun.”
diyerek teşekkür eder. Hepsi böyledir. Böyle
bir duygu, böyle bir düşünce, böyle bir hayat için-
dedirler.
Âkif İnan, Urfa Lisesinde bir öğretmenle kavga etti-
ği için okuldan tasdiknameyle uzaklaştırılır. Lâkin
kavga ve tasdikname kelimelerine bakarak İnan’ın
kavgacı bir görüntü içinde olduğunu düşünme-
yelim. Söz konusu kavga okul dışında cereyan et-
miş ve söz konusu öğretmen onu sokakta dövme-
ye kalkmıştır. Bunun üzerine kavgaya tutuşmuştur.
Kavga ettiği öğretmeni dışında bütün öğretmenle-
ri tarafından sevilen bir öğrencidir. Dersleri iyidir.
O da Maraş ekibi gibi, lisedeyken yazı ve yayın
hayatına atılmıştır; haftalık bir dergi çıkarmıştır.
Tasdiknameyle uzaklaştırılınca ailesi tarafından,
annesinin memleketi Maraş’ta okumasına karar ve-
rilir. 1957-58 ders yılında son sınıftayken okuldan
uzaklaştırılan İnan, 1958-59 ders yılında Maraş