SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
İsmail KARA
- 159 -
Celal Hocamız, bu gelmeye bütün şumul ve âdâbıyla layık olan
muhterem üstadımız, dimağlarına yarım asırdan fazla ilim ve
irfan tohumları serptiği nesillerin arasından, artık kendi nesli-
nin dostları kalmadığını görerek pek şanlı tevazuuyla sessizce
uzaklaştı. (...) İlâhî âleme açılan kapının eşiğinde kendi kalbi-
nin sunduğu saadetle mahzûz yaşamış olan üstadımız, bir gün
hiç kimsenin haberi olmadan yavaşça açılan ve bütün bir ömür
arkasında beklemekten başka bir şey yapmadığı bu kapıdan
içeriye küçücük bir adım atarak atladı (...) ve kapıyı üstümüze
kapattı. (...) Onu tekrar görebilmek için günümüzü beklemek-
ten başka çare yok. Sıramız gelince bu kapı bize de açılacak”.
Hoca’nın vefatından kısa bir zaman sonra Necip Fazıl,
Babıâli
serlevhalı
24
hatırat kitabının ikinci baskısının ekinde Nurettin
beyle ilgili kaba-saba ve hilaf-ı hakikat satırlar karaladı.
Benmerkezcilik dışında hiçbir ölçü ve hakkaniyet tanımayan
bu satırlar infiallere sebep oldu. Hareket-Dergâh camiası bir
şeyler yapmalıydı. D. Mehmet Doğan’ın editörlüğünde
Hareket
dergisinin meşhur “Mahkeme” sayısı böyle bir ortamda hazır-
landı (sayı: 115, Ekim 1976-Mart 1977, s. 62-82). Başlık, Necip
Fazıl’ın Yahya Kemal ve Mehmet Akif vd. için
Büyükdoğu
’da
yaptığı mahkeme yazılarına göndermede bulunuyordu, metnin
akışı da bir mahkemenin sorgulaması ve şahitlerin dinlenmesi
tarzında yapılmıştı. Ayrıca mahkeme dosyası gibi hazırlanmış,
Necip Fazıl’ın Atatürk, İsmet İnönü ve cumhuriyet lehinde yaz-
dığı övücü yazıların klişelerini veren ekleri konmuştu.
24 Serlevha: Başlık, yazı başlığı