SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
İsmail KARA
- 154 -
da: Kapıyı ceketli, kravatlı haliyle Nurettin bey açıyor, torunu
yaştaki çocuklara, talebelerine tek tek terlik tutuyor, buyur
ediyor...
Sokağa bakan sağdaki oturma odasına geçip oturuyoruz.
Hoca da geliyor. Döner kapağı açılınca yarım daireye dönü-
şen küremsi gümüşî tabaktan kendisi tek tek hepimize şeker,
lokum tutuyor.
Uzunlamasına küçük bir oda. Camekân kısmında büyükçe
ve güzel bir Akif fotoğrafının yer aldığı alttan çekmeceli bir
büfe, pencerenin karşı duvarında alt kısmı çift kapaklı ahşap
mütevazı bir kütüphane (bakınca ilk farkettiğim kitap İzmirli
İsmail Hakkı’nın eski harflerle basılmış iki ciltlik Kur’an meâ-
li), ciltsiz kitapların çoğu kırmızıya çalan kağıtlarla kaplı, bu
duvarda Hüseyin Avni Ulaş’ın, pencere tarafındaki duvarda
Hitler’in fotoğrafı asılı. Hitler’in fotoğrafı bildik asker kıyafet-
li, gamalı haçlı fotoğraflardan değil; yandan çekilmiş, nisbeten
gençlik yıllarına ait, yakası açık, soluk yüzlü bir fotoğraf.
Evet birbirlerine bakan, Nurettin beyin ise hepsine baktığı üç
fotoğraf. Akif, Hüseyin Avni, Hitler. Oturma odasındaki üç
fotoğraftan biri hep merak ve tartışma konusu olmuştur. Soru
hep aynıdır: Hitler’in orada ne işi vardı ve hoca bu adamın ne-
sine hayrandı? Yahudilere karşı yürüttüğü mücadele mi, milli-
yetçiliği mi yoksa kuvvetli iradesi ve azmi mi onu oturma oda-
sındaki üç fotoğraftan biri yapmıştı? Bu sorunun cevabı tam