SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
İsmail KARA
- 145 -
nidar fıkralar anlatıyor, lâtifeler yapıyor. Sağ elinin baş parma-
ğı ağır fakat mütemadi bir hareket halinde.
O gün nelerin konuşulduğuna dair hafızamda canlı bir iz yok.
Demek ki hareketlere ve münasebetlerin akışına dikkat kesil-
mişim. Belki de hayret, hürmet ve gururla karışık sevinç her
şeyi, evet her şeyi gölgelemişti.
Nurettin beyi daha sonra hep bu ilk gördüğümdeki kıyafet ve
eda içinde gördüm desem hilaf-ı hakikat
7
olmaz. Sanki hep
aynı elbiseyi, aynı gömleği giyiyor, aynı kıravatı takıyordu.
Kasd-ı mahsusla
8
mı böyle giyiniyordu, bunu tam olarak bil-
miyorum. Yalnız daha sonra öğrendiğim bir teamülün
9
hoca-
da da olabileceğini düşündüm. Aynı elbiseyi değil ama aynı
kumaştan ve aynı şekilde dikilmiş elbise giymek bazı zevatın
adeti imiş; çünkü surette değişiklik, hele bâriz değişiklik zaaf
işareti kabul edilirmiş. Tıpkı sîretteki
10
değişiklik gibi. Biraz
dervişlik biraz da asaletle alakalı bir tavır olmalı. Nurettin
beyde ikisi de var. Fakat hocanın ikide bir ceketinin altından
elini omuzlarına götürüp gömleğinin kol kısmını yukarı doğ-
ru çekip durduğunu hiç unutmayacağım. Belli ki gömlek kol-
ları uzundu ve manşonlu bilek kısımlarının eline dayanmasın-
dan rahatsızlık duyuyordu. Bu hareket nerede ise hoş bir tike
dönüşmüştü.
7 Hilaf-ı hakikat: Gerçek dışı, gerçekliğe aykırı
8 Kasd-ı mahsus: Özel maksat, kişiye özgü amaç
9 Teamül: Alışılagelen davranış, usul
10 Sîret: Ahlak, karakter