- 135 -
Arif AY
ler. Tezgâhın arkasında merceği gözüne takmış, elinde küçük,
ince aletlerle saat tamir eden orta yaşlarda bir usta. Tezgâhın
üstünde kutular içinde vidalar, çarklar, yaylar, kol saatleri, cep
saatleri ve bir sürü ıvır zıvır. Tezgâhın önünde sedire benzeyen
otuz santim genişliğinde, elli santim yüksekliğindeki oturma
yerinde uzun saçlı, hippi kılıklı, desenli gömlek üzerine alela-
de takılmış izlenimini veren, buruşuk kravatlı, ince uzun bir
adam gazete okuyor. Bu adamın yanındaki avurtları çökmüş,
gözleri içine kaçmış, bir saatten beri sessiz sedasız oturan
genç, birden yere kapaklanır, bayılmıştır. Saat tamir eden o
usta; Musa Çağıl, Namı diğer Saatçi Musa. Uzun saçlı, hippi
kılıklı, uzun ince adam da Kemal Kelleci. O, hepimizin Kemal
ağabeyi … Kemal ağabey denildiğinde hangi Kemal ağabey
sorusunun sorulmadığı Kemal Kelleci ağabey. Bayılan genç de
bendeniz. Kemal ağabey hemen, apar topar beni taksiye atıp
Numune Hastanesi’nin aciline götürdü. Serum taktılar ve bir