113
gerektiren işlere parasız teşebbüs ederdi. Bunun
örnekleri çok, haddi hesabı yok. Otostopla Avrupa
gezisi, cebimizde tek kuruş olmaksızın
Akabe
’nin ilk
kitaplarını matbaaya vermeye cesareti. Gene tek ku-
ruşumuz olmadan
Mavera
dergisini çıkarmaya baş-
layışımız. Böyle durumlarda bize de cesaret vermek
için şöyle söylerdi: Birtakım adamlar var, ellerin-
de demetlerle para tutmuş bize doğru uzatıyorlar.
Fakat biz şimdi onların nerede olduğunu görmüyo-
ruz. Biz şimdi bu teşebbüsümüze başlayalım, adam-
lar ortaya çıkacaktır. Birilerimiz o adamları bulmaya
çalışsın: O adamlar bizi bekliyor. Böyle konuşur ve
dediğini yaptırırdı.
Zarifoğlu’nun Mavera dergisi günlerinden söz eder
misiniz?
Mavera
’yı ziyarete gelen kişilerin sosyal statüsü
Cahit’i hiç ilgilendirmezdi. Gelen ister bir genel mü-
dür, ister müsteşar olsun, ister adı duyulmuş bir şair
olsun, Cahit onları hemen devreye sokmak ister, on-
lara talimatlar verirdi. Bir defasında veda ederken,
“
Trabzon’dan bir emriniz var mı?”
diye soran birisine,
“Sen Trabzon’a gider gitmez çarşıya çık ve Mavera için
abone topla.”
dedi. Bu zat,
“Efendim bizim çarşıda böyle
işler yapmamız çevrede yadırganır.”
gibi bir şeyler söy-
leyecek oldu. Biz de Cahit’e, bu zatın profesör oldu-
ğunu, hocamız için böyle bir görevin yerinde olma-
yacağını anlatmaya çalıştıysak da Cahit,
“Daha iyi ya,
talebeleriyle daha kolay başarır bu işi.”
dedi ve fikrinden
vazgeçmedi. Bir başka seferinde Cahit, kitabevinde
rafları düzeltirken Atilla Maraş, Ankara dışından bir
yerden ziyarete geliyor. Cahit, selamdan sonra onun