121
sayıda kitap görünüyordu. Cahit kalkıp o rafın bu-
lunduğu yere gitti.
Necip Fazıl, Ankara’da tanıyamadığı Zarifoğlu’nu
İstanbul’da çok önemser. Ondaki yalınlığı, sadeliği
çok sever.
Necip Fazıl’ın evinde, yine bir sohbet toplantısı
vardır. Rasim Özdenören, Alâeddin Özdenören ve
Cahit Zarifoğlu, yani Maraşlı üç genç de oradadır.
Necip Fazıl, Gelincik’in ikinci paketini açmak üzere-
dir. Cahit Zarifoğlu da buradadır. Birkaç cümleden
sonra,
“Kitaplarınıza bakabilir miyim?”
diye Necip
Fazıl’ın sözünü keser. Sıkılmıştır. Kitapların azlığına
şaşırır. Plakları karıştırır. Necip Fazıl’ın sözünü yine
keser:
“Efendim, hangi müzisyenleri seviyorsunuz?”
diye sorar. Necip Fazıl,
“Bethoven”
karşılığını verir.
Ardından, biraz şaşkın, biraz öfkeli, biraz hoşgörülü
bir tonla
“Burada muhteşem bir konser icra ediliyor, sen
orada notalarla meşgulsün.”
Sonra, kapıyı işaret eder:
“Artist, çık bir sigara iç!”
Necip Fazıl, yanında sigara
içmesine müsade etse de Cahit Zarifoğlu’nun saygı-
sı buna izin vermez.
Necip Fazıl’ın, Zarifoğlu’nun aslında hiç kimseye
benzemediğini fark etmesi uzun sürmez. Onun
“yü-
rek safı”
ndaki sahici yalınlığını, insanca ve artistçe
duruşunu çok sever. Zarifoğlu; artık Necip Fazıl’ın
kendisine çok yakın hissettiği birkaç isimden biridir.
Zarifoğlu’nun şairliğini dikkate almasa da şiirlerini
okumasa da...
Zarifoğlu, 47 yıllık ömrüne birkaç asırlık sigara
sığdırırken, Necip Fazıl 79 yıllık ömrünün son ne-