68
bire bir dağ gibi yükseldi. Merhum Hasan Ali Kasır
ve bizim arkadaşların okuduğu şiirler arada sıyrıldı.
Erdem Ağabey’i şiir okurken ilk kez dinliyordum.
Programa ben
Yedi İklim
dergisi adına katılmıştım.
Bana, ‘şiir okuyup okumayacağım’ sorulduğun-
da, ‘şair değilim, şiirim yok’ demiştim. Fakat, tam
şiir okunmaya başlandığında içime bir kurt düştü.
Beni anons ederlerse!.. İhtiyaten yeni çıkmış olan
Kuşkonmazda Konuşan Adam
öykü kitabım yanım-
daydı. Eğer sürpriz yapılır çağrılır isem, ben de
çıkıp öykü okuyacağım. Çünkü, kimi şiirler şiir ol-
madığı gibi, öykü de değil, oldukça da uzun metin-
lerdi. En son ben anons edildim, şiir okumak üze-
re davet edildim. Kitabımla çıktım. ‘Efendim, şair
değilim. Başkasının şiirini okumak bana düşmez,
izniniz ile çok kısa bir öykümü sizlerle paylaşaca-
ğım.’ Baktım bir şaşkınlık oldu. Kitapta, çok kısa
olan ‘Uçak’ öykümü okumaya başladım. Program
sunucusu, yöneticileri telâşlandılar, önüme not iliş-
tirdiler. Ben öykümü okurken kulağıma fısıldadı
sunucu. ‘Hocam, Fatih Kısaparmak sabırsızlandı,
programı terk edecek. Durduramıyoruz, lütfen kısa
kesin!’ diye. Zaten öyküm kısa idi. Okudum bitir-
dim. Büyük bir alkış koptu. Protokolün önünden
geçerken merhum Ahmet Kabaklı yerinden kalktı,
bana doğru hamle yapınca hemen yanına seğirttim.
Ayakta: ‘Ali Haydar Bey sizin öykünüz daha çok şi-
irdi. Çoğu şiirden daha iyiydi.’ Erdem Ağabey de o
anda kalktı beni kutladı. Fatih Kısaparmak konser
verirken Erdem ağabeylerle bir söğüt ağacının altın-
da, uzak bir yerde oturduk. Dergiyi, şiiri, sanat ve