47
düşünce eksenli yazılar kaleme alır. Fakat Necip
Fazıl’ın eserlerine dair değerlendirme niteliği taşı-
yan herhangi bir yazısı yoktur. Sadece vefatı üstüne
biri
Yeni Devir
gazetesinde diğeri
Mavera’
da olmak
üzere taziye mahiyetinde birbirini hatırlatan iki ya-
zısı mevcuttur:
“Kelime, kelime, kelime. Cemiyetimizde hiç zama-
nımızdaki kadar hastalıklı olmuş mudur kelime?
Bilmiyorum bildiğim; bugün kelimenin dipsiz
bir uçuruma doğru düştüğüdür. ‘Ölüm’ gazete
sütunlarında ilan olmuş, ‘kıyamet’ oturma oda-
larında karı
koca çatışmasıdır, ‘peygamber’ bir
masal kahramanı diye anlatılır, ‘kitap’ raflarda
bir süstür, ‘aşk’ mini eleklerin üzerinde bir leke
olmuş, ‘kanun’ moda dergisi sanılmakta, ‘millet’
oy sandığında kağıt tomarı, ‘vatan ‘ haritada bir
nokta, ‘aile ‘ bir gecelik serüven olmuştur.
“Sezai Karakoç’un Körfez, Şahdamar, Sesler,
Hızır’la Kırk Saat, Taha’nın Kitabı adlı şiir ki-
taplarını okurken insan, bir kelime denizinde
yüzüyor gibi. Ben edebiyatımızda şiire bu kadar
kelime sokmuş bir şair hatırlamıyorum. Hele
Divan Edebiyatının ‘mazmunlarını, Türkçe’nin
geçirdiği hızlı değişimin sonucu olan anlam bu-
nalımını, yani kelime yükü yetersizliğini de he-
saba katarsak, böylesine uçsuz bucaksız bir ke-
lime tasarrufu ile vurucu, çarpıcı, derin, engin
şiir ortaya koymanın anlamı iyice belirlenir. Ben
bu noktada Sezai Karakoç’un yeni Türk dilinin
kuruluşundaki büyük payına da dikkati çekmeyi
bir borç biliyorum.”