140
Alâeddin Özdenören’in hem şiirinde hem kişiliğin-
de hem düzyazılarında doğa çok belirgindir. En te-
mel özellik niteliğindedir. Konuşmalarında da belli-
dir bu. Bu etkilerin hepsini, şiir de dahil olmak üzere,
sonradan
“Orta Kaya”
başlığını koyduğu yazısında
bir arada görmek mümkün. Ancak büyük yazarlar-
da, büyük romancılarda karşılaşabileceğimiz sade-
lik ve sağlamlıkta bir metin örneğidir
“Orta Kaya”.
Bu yazıyı okuduğumuzda Alâeddin Özdenören’in
ne kadar başarılı bir nesir ustası olduğunu görüyo-
ruz.
Özdenörenlerin Tunceli’deki evleri Munzur’un kı-
yısındadır. Tunceli o sıralar Maraş’tan da tenha bir
şehirdir. Eve her gün iki gazete gelir.
Ulus
ve
Dünya
gazeteleri. Tunceli’ye gazeteler üç dört gün gecik-
meyle gelir. RasimÖzdenören, Tunceli’de sıkıldığını
söylerken, Alâeddin Özdenören her sabah şen şak-
rak bir tabiatın içine dalmaktadır.
Özdenören’i yakından tanıyanlar, Şeyh Galip’in,
“
Yine zevrâk
-
ı derunum kırılıp kenâre düştü
/
Şişe bu da-
yanır mı ruh
-
u seng
-
sâre
düştü,” şiirini ezberden oku-
mayı sevdiğini, bu şiiri sık sık okuduğunu söylemek-
tedir. Dilinden düşürmediği, ezber şiirleri arasında
Necip Fazıl’ın
“Kaldırımlar”
ı, Cahit Zarifoğlu’nun
“Berdücesi - 1962”,
Sezai Karakoç’un
“Kar”
şiiri de
varmış. Birçok şiiri ezbere bilen Özdenören en çok
bunları okurmuş. Kendi şiirleri arasında da en çok
sevdiği şiiri
“Yağmur”
başlıklı şiiriymiş. Belki de bu-
nun için ikinci kitabının arka kapağına bu şiiri koy-
durmuştur.
Orta Kaya
Çocukluğumun bir bölümü Munzur suyunun kıyı-