Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 90

GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
89
Modern Toplumda Ahlâk ve Gençlik
rumluluk alanlarını belirleyen bir Kitap’tır. Ahlâk kavramının bir insanın bütün davranışlarını
kapsadığı hesaba katılırsa, onun inanç, ibadet ve insanın diğer boyutlarıyla ayrılmaz bağı
anlaşılır. Nitekim Hz. Muhammed, “İman bakımından Mü’minlerin en kâmili, ahlâk bakı-
mından en güzel ve çoluk çocuğuna karşı en lütufkar olanıdır” (et-Terğib, 4/182) hadîsinde
iman ve ahlâk ilişkisini ortaya koymaktadır (Okumuş, 2014a).
Bütün bu hususlardan İslam’ın, insanlardan güzel ahlâk sahibi olmalarını ve güzel ahlâk
sahibi bir toplum inşa etmelerini istediği anlaşılmaktadır. O halde İslam Müslüman dinda-
rın güzel ahlâk sahibi bir insan olmasını istemektedir: Müslüman öyle bir güzel ahlâk sahibi
olmalıdır ki dindarlığıyla davranışları arasında bir çelişki olmasın; dindar insanla iyi ahlâklı
insan aynı fotoğrafı oluştursun. İslam’ın istediği bu dindar tipine, sağlıklı-samimî dindarlık
denilebilir. Sağlıklı-samimî dindarlık, dinin güzel ahlâk ile buluştuğu zemindir. Sağlıklı-ih-
laslı dindarlığın bu zemini teşkil etmesinde bilginin çok önemli bir yeri olduğu görülmekte-
dir. Denilebilir ki dindarlığın, güzel ahlâk ekseninde gerçeklik bulmasında bilgi vazgeçilmez
bir yere sahiptir. Gerçekten de bilgi, dindarlığın en önemli boyutlarından birini oluşturmak-
tadır. İman, dindarlık, güzel ahlâk ve bilgi arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bir taraftan iman
üzerine bina edilen sağlıklı ve samimî dindarlık doğru davranışın, güzel ahlâkın zeminini
oluştururken, diğer taraftan da güzel ahlâk bilgisi, doğru davranış bilgisi, dindarlığı besler,
nitelikli kılar, kişinin imanla bağını yeniden kurar. Güzel ahlâk bilgisine sahip olmak, neyin
iyi neyin kötü olduğunu bilmek, çok önemli; ama insanın güzel ahlâklı olması, iyi davranışı
tercih etmesi, doğru ahlâk bilgisini pratiğe geçirmesi, sorumluluk bilinciyle olur; sorumlu-
luk bilinci ise din ve iman ile kazanılır. İnsanın dinin kazandırdığı sorumluluk bilinciyle ha-
reket etmesi, iyi davranışlar sergilemesi için de bilgiye ihtiyaç vardır. Din inanan insana bir
zihniyet kazandırır. İnsan ise bu zihniyeti bilgiyle donatmak zorundadır. Bilgiyle donatılan
zihniyet, insanın iyi ahlâklı bir dindar olmasını temin eder (Okumuş, 2014a).
Din, insanın dindarlığa yönelimini, dine uygun yaşamasını temin eder; ama insanın din-
darca yaşayabilmesi için bilgiye, bilmeye ihtiyacı vardır. Bilen insan, dinin kazandırdığı
zihniyet ve ahlâk ile bilinçli dindarlık sergiler. Böylece dindar insan ile davranışları arasında
tutarsızlık ve uyumsuzluk yerine bir anlamlılık ve uyum olur. Yani dindar insan, her zaman
kendinden beklendiği gibi güzel ahlâka uygun davranışlar sergiler, doğru olanı yaparak iyi
insan olur. İnsanın dindarlığı, onun kötü davranışlar sergilemesine engel olmuyorsa, bu
demektir ki o insan, bilgi ve ahlâktan yoksundur, başka bir ifadeyle dinin kendisine bir zih-
niyet ve ahlâkî yaklaşım kazandırmasını sağlayacak bilgiden mahrumdur. İman, dindarlık,
ahlâk ve bilgi arasındaki bu ilişkiler dikkate alınmadığı, bilgiye dayalı ahlâk eksenli dindar-
lık anlayışıyla hareket edilmediği zaman, güzel ahlâkla bağdaştırılamayacak davranışlar
sergileyen “patalojik” dindarların toplum sahnesinde kendini göstermesi kaçınılmaz bir
durum olur. Hz. Muhammed’in (sav) güzel ahlâkı, insanlığa “iman etmiş Müslüman”da
bulunması gereken iyi ahlâkî özelliklerin en güzel örneğini sunmaktadır. İslam’ın yayılış
biçimi ve hızına bakıldığında, onda Hz. Peygamber’in güzel ahlâkıyla örnekliğinin birinci
planda etkili olduğu görülür. İslam’ın büsbütün kılıçla yayıldığını söylemek, bu tarihi ger-
çekliğe karşı insafsızlık etmektir; aslında. Hz. Peygamber’in güzel ahlâkı, insanları etkile-
1...,80,81,82,83,84,85,86,87,88,89 91,92,93,94,95,96,97,98,99,100,...182
Powered by FlippingBook