82
Ejder Okumuş
olmazlarıdır. Onlar var olduğu için varız, ayaktayız. Güzel ahlâk insanın ve de toplumsal
hayatın can damarıdır. Sosyal bir olgu olarak ahlâkın toplum hayatı için bu derece önemli
olmasındandır ki öteden beri bilim adamları, düşünürler, filozoflar ve sosyologlar, ahlâk
üzerinde yoğunlaşmışlardır. Peygamberler de güzel ahlâktan uzaklaşan insanları yeniden
güzel ahlâkla buluşturup bütünleştirmek amacıyla gönderilmiştir. Nitekim Hz. Muhammed
de, “Şüphesiz ben iyi ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.” Demek suretiyle (İmam
Malik, Husnu’l Hulk, 8, II/904). kendisinin Peygamber olarak gönderilişinin sebebinin gü-
zel ahlâkı tamamlamak olduğunu belirterek güzel ahlâkın insanlık için hayatî olduğunu
ortaya koymuştur. Kur’an’da da Peygamberimize hitaben “Sen kuşkusuz yüce bir ahlak
üzeresin.” (Kalem 68/4) buyurularak bu gerçek teyit edilmiştir (Okumuş, 2007a; Okumuş,
2007b).
Görüldüğü üzere ahlâk, toplumsal hayatın en önemli boyutlarındandır (Gündüz, 2005).
Toplumda güzel ahlâkî ilke ve değerler, yaygın halde bulunur, insanların birbirleriyle ilişki-
lerinde, muamelelerde, kamusal alanda ölçü olursa, o toplum açık toplum olur. Başka bir
ifadeyle açık toplumda egemen olan ahlâk, güzel ahlâktır (Bkz. Bergson, 1986).
Ahlâkın değişimiyle doğrudan bağlantılı olan modernlik de, çalışmanın temel kavramsal
konularından olduğundan dolayı birkaç cümleyle başlık bağlamında ele alınabilir. Bu çer-
çevede denilebilir ki modernlik, insanlığa bir takım kazanımlar getirmiş, devasa imkânlar
sunmuştur; fakat aynı zamanda çok ciddi kayıplar da verdirmiştir. Biraz farklı ifadelerle
modern toplum, içinde barındırdığı insanlara bir yandan evlilik, siyaset, eğitim, kültür, din,
ekonomi, hukuk, ahlâk, eğlence, zevk, boş zaman, beden, organizasyon, küresel ilişkiler,
zaman, mekân vs. alanlarında devasa bir imkânlar seti sunarken, diğer yandan da aynı
veya benzer alanlarda büyük kısıtlamalar, sınırlamalar, meydan okumalar ve problemler
getirmektedir. Bu, paradoksal bir durum olup modernliği ve modern toplumu en iyi an-
latacak boyutlardan biridir. Modern toplumun bu özelliği, ister erkek isterse kadın olsun
bilhassa gençler üzerinde çok boyutlu problematikler ve problemler yumağı oluşturmak-
tadır. Söz konusu problematikler içinde ahlâki problematik, gençlik için belki de en zor, en
sorunlu, en yakıcı birkaç problematik arasındadır. Ahlâkî problematikte ahlâkî değişim ve
kayıp çok ciddi oranlardadır. Denilebilir ki, modernliğin getirdiği veya yol açtığı kayıplar
arasında ahlâk alanı, ahlâkî değerler boyutu önemli bir yer tutar.
Modern toplumlarda meydana gelen değişim hakkında veya modernite ve küreselleşme-
nin başta Batı toplumları olmak üzere insanlık için meydana getirdiği değişim konusunda
yapılan felsefî, psikolojik, antropolojik, siyasal, sosyolojik vd. çalışmalara bakıldığında,
söz konusu değişimin içinde ahlâk alanındaki değişim veya değişimlerin önemli bir yer
tuttuğu görülebilir (Bkz. Giddens, 1994a; Giddens, 1994b; Cahoone ,2001). Genel olarak
modernlik eleştirilerine bakıldığında da modernliğin ahlâkî konulardaki boyutlarına dair
önemli eleştirilerin yer aldığı fark edilir. Örneğin Touraine (1994), Cahoone (2001), Giddens
(1994a ve 1994b), Bauman (1998), Taylor (1995), Nasr (2012) gibi yazarların modernlik
ve boyutlarına dair eserlerinde gerçekten de ahlâkî boyutun dikkat çekici bir genişlikte
olduğu görülmektedir.