86
Ejder Okumuş
getirilmesi, belki de en çok gençlerin cinsiyete ve cinselliğe dair ahlâkî konularda kayıplar
yaşamalarına yol açmaktadır.
Bireycilik, Özgürlük ve Gençlik
Modernliğin ahlâkî düzlemde getirdiği en önemli noktalardan biri olan bireycilik, gençliğin
en büyük imtihanlarındandır. Kimilerine göre modern medeniyetin ve modernliğin en bü-
yük kazanımı olan bireycilik ve ona bağlı özgürlük, aslına bakılırsa, Taylor’ın (1995) dediği
gibi birey ve toplumların önceki ahlâkî anlayış, vizyon ve ufuklardan kopması sayesinde
elde edilmiştir.
Esasen bireycilik, bireyi güçlendirmemiş, tersine büyük toplumsallıkları ve toplumsal dü-
zen içinde zayıflatmış, yalnızlaştırmıştır. Birey, geleneksel bir toplumsal düzende kendini
büyük bir toplumsal evren ve düzenin bir parçası olarak hissederken, modern toplumda
adeta tek başına dalgalara teslim edilmiştir. Bu dalgaların içinde birey, boğulmama müca-
delesi içinde yorgun vaziyette hayatını sürdürmeye çalışmaktadır.
Bireycilik, çok ciddi bir ahlâkî kayıtsızlık getirmiştir. Kişi kendi bağlantı ve bağlarından kop-
tukça toplumsal sorumluluklarının anlam dünyası da değişmiş ve insanlara karşı kendini
sorumsuz hissetmeye başlamıştır (Bkz. Topçu, 1995). Anne babaya, kardeşlere, komşuya,
mahalleye, köye, şehre, ülkeye, dünyaya karşı ilişki biçimi değişmiştir. Dolayısıyla ahlâkı
ve ahlâk anlayışı değişmiştir. Modern toplumda birey, toplum karşısında kendi irade ve
arzusunu, kendi nefsî ve hevaî istek ve arzularını merkeze almaktadır. Aslında Durkhe-
im’in kolektif bilinç bağlamında birey ve toplumla ilgili söylediklerini bu çerçevede oku-
mak mümkündür. Durkheim’ın “yararcı sözleşme yaklaşımıyla mücadelesi, topluma ait
tasarımlar dünyasının karşısında irade ve arzu dünyasının var olduğu fikrine dayanır. (…)
Ya kuralsızlık görüşü? Bu görüş, toplumsal kurallar tarafından dayatılan sınırlamalarla,
insanda mevcut olan sınırsız arzu arasındaki çatışmaya ilişkin değil midir?” (Touraine,
1994, s. 148).
Modernliğin insanların ahlâkî durumunda önemli değişimleri beraberinde getirdiği söyle-
nebilir. Touraine’in (1994, s. 286) ifadeleriyle “bugün, modernlik fikri, aklın egemenliğinden
çok arzuların özgürleşmesi ve taleplerin tatminiyle bir görülüyor. Kolektif zorlamaların,
dinsel, siyasal ya da ailevi yasaklamaların reddi, hareket, kanaat ve ifade özgürlüğü, ter-
cih ve davranış özgürlüğünü kısıtlayan tüm toplumsal ve kültürel örgütlenme biçimlerini
‘modası geçmiş’, hatta ‘gerici’ olarak niteleyip reddeden temel taleplerdir. Modern top-
lumda özellikle gençliğin imgeleri, çoğunlukla arzuların ve duyguların özgürleşmesine
ilişkin imgelerdir.”
Gençler, ben, benlik, bireylik fikri ve yaklaşımıyla arzularını merkeze alarak ilişkilerini kur-
maya yönelmektedirler. “Görünüşe bakılırsa bugün, Batı’nın başı –suç, uyuşturucu bağım-
lılığı, alkolizm, erken yaşta hamilelik, pornografi gibi- öyle çözümsüz toplumsal sorunlarla
belaya girmiştir ki, bu durum insanların aklına bireyin nereye kadar özgür olması gerektiği
sorusunu getirmektedir.” (Cahoone, 2001: 9).