80
Ejder Okumuş
Giriş
Bu çalışmanın konusu, modern toplumda ahlâk alanında ortaya çıkan değişim karşısında
çok önemli bir toplumsal kategori olan gençliğin kendini ahlâkî bir problematiğin içinde
bulması veya böyle bir problematiğin konusu haline gelmesidir. Araştırmanın konusu as-
lına bakılırsa, her biri ayrı ayrı ve birbirleriyle ilişkili olarak derinlemesine ve genişlemesine
incelenmesi gereken modernlik, modern toplum, gençlik ve ahlâk gibi temel anahtar kav-
ram ve olgularla temellenip çevrelenmektedir. Modernlik, modernleşme süreciyle hayati
değişimler sonucu modern insanı, modern birey ve toplumu işaretler. Hayati değişimlere
ve modern topluma dair en önemli konulardan biri ahlâktır. Modern zamanlar ve modern
toplumlar, insanlığın ahlâk alanında köklü dönüşümlerin yaşadığı zaman ve toplumlar-
dır. Gençliğin; modernliğin, modernleşmenin ve değişimin ahlâk alanında getirdiği temelli
farklılaşım ve değişimden en çok etkilenen veya en çok pay alan bir toplumsal boyut
olduğu söylenebilir.
Sosyolojik olarak gençlik, toplumun belkemiğini oluşturan bir toplumsal unsur veya aktör-
dür. İnsanın ergenlik dönemini de içine alan gençlik, insan hayatının en hassas, inişli çıkışlı,
heyecan ve değişimlerle dolu dönemidir. Gençliği boyunca insan, bünyesinde ve çevre-
sinde birçok yeniliklerle karşılaşır ve kişiliğini yerleştirmeye çalışır. Gençlik, insanın kimlik
edinme mücadelesi yürüttüğü ve hayata bakış açısı kazandığı aşamadır. Çeşitli toplumlara
göre bir takım farklılıklar olmakla birlikte 12-25 yaşları arasındaki dönemi ifade eden genç-
lik zamanlarında insanlar, yani gençler, yine toplumdan topluma, kültürden kültüre değişse
de bugün artık ekseriya öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ailesinden
ayrı evi bulunmayan kişilerden oluşmaktadır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun verilerine
göre dünya nüfusunun yaklaşık yarısını 25 yaşın altındaki gençler oluşturmaktadır. Nüfusu
yaklaşık olarak 73 milyon olan Türkiye’de 15-24 yaş arasındaki birey sayısı 12.8 milyondur.
25 yaş altı toplam nüfus ise 33.3 milyondur. Türkiye bu dinamik nüfus yapısıyla dünyanın
en genç nüfuslu ülkelerinden birisi konumundadır ve yine BM Nüfus Fonu’nun verilerine
göre 2025 yılında dünyanın en fazla genç nüfusa sahip ülkesi olacaktır (TUİK, 2016).
Gençler üzerine plan ve programları olmayan devlet veya hükümetin ayakta kalması çok
zor, hatta imkânsızdır. Genç nüfusu düşük olan toplumların dinamik olması, çalışkan ve
üretken olması düşünülemez. Nitekim sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve çeşitli ör-
gütler, gençliğin doğasında bulunan dinamizmden yararlanmak için onlara yönelik çeşitli
faaliyetlerde bulunmakta, programlar yapmakta, stratejiler geliştirmektedirler. Tarihe bak-
tığımız zaman birçok önemli siyasi akımın, hareketin başlamasında veya geniş bir alan
bulmasında gençler önemli roller üstlenmişlerdir. Bu noktada Hz. Muhammed’in (sav)
gençliğinde Hilfu’l-Fudûl ismiyle Mekke’de haksızlığa uğrayan insanlara yardım etmek
amacıyla kurulan organizasyona üye olması ve bizzat icraatlara katılması hatırlanmaya de-
ğerdir. Ahlâk temelli bir ekonomik organizasyon olarak Ahilik teşkilatına bakıldığında, yine
gençlerin bu organizasyon içinde çok önemli aktörler olarak yer aldıkları görülür. BM’nin
desteği ile her iki yılda bir toplanan Dünya Gençlik Kongresi gençlerin dünyadaki sorun-