Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 9

8
Senem Aslan
Taahhüt (committment); Bir birey uzun vadeli amaçlara ulaşmak veya başarı elde etmek
için yasal faaliyetleri daha fazla keşfettikçe onun uyum olasılığı artar.
Katılım (involvement); birey yasal faaliyetlere harcadığı zaman ve enerji arttıkça onun top-
luma uyum olasılığı artar.
İnanç; Bir kişi toplumun normlarının ahlaki geçerliliğine bağlandıkça uyum olasılığı artar.
T. Hirschi’nin 1969 yılında yayınladığı “Çocuk Suçluluğunun Nedenleri” adlı eserinde suçu
birey ve toplum arasındaki bağların zayıflaması veya kopmasının bir sonucu olarak ele al-
mış ve bu bağların neler olduğunu tartışmıştır. Bu bağlar Hirschi’nin teorisine göre bireyleri
topluma sıkı sıkı bağlayarak bireyi toplumsal normlar ve beklentiler çizgisinde tutarlar. Bu
bağların zayıflaması veya kopması bireyin suç işlemesine sebep olmaktadır (Dolu, 2010,
s. 269).
Çocuk veya gencin toplumdaki normatif kurallara uygun davranan kişilere karşı bir bağ-
lılık içinde bulunması önemlidir. Bunun nedeni çocuk veya gencin bu kişilerin görüşlerine
önem vererek onlarla olan ilişkilerinin zarar görmemesi adına suç davranışından uzak-
laşacağı düşüncesidir. Bireylerin özellikle ergenlik ve gençlik çağında toplumdaki diğer
kişilere olan bağlılıkları önem taşımaktadır. Birey bu dönemde ailelerinin gözetiminden
uzaklaşarak sosyalleşmesini sürdürür bu noktada gencin ebeveyne olan bağlılığının güçlü
olup olmaması suç davranışına olan eğilimini etkilemektedir. Eğer bağ güçlü ise genç suç
davranışından uzak kalacaktır (Ünal, 2008,s. 57).
T. Hirschi Sosyal Bağ Teorisi ile bireylerin suç davranışında bulunmalarını önleyen dört
temel unsur oluşturmuştur. Hirschi’ye göre bu unsurlarda ortaya çıkabilecek zayıflık ile
bireyin suç davranışına eğilimi meydana gelebilir. Bu teori kapsamında suç davranışını
engellemenin yolu bireyin toplumsal bağlarını oluşturmak veya kuvvetlendirmektir.
Sosyal Dışlanma ve Genç Suçluluğu
Sosyal dışlanma kavramının ilk olarak 1970’li yıllarda Fransa’da kullanıldığı görülmektedir.
Avrupa’da doğup gelişen bir kavram olan sosyal dışlanma kavramının 1990’lı yıllardan
itibaren tüm dünyada kullanımı artmıştır (Bombongan 2008, Sapancalı: 2005a, Çakır:
2002).
Sosyal dışlanma yeni bir terim olmakla birlikte içeriği ve kapsadığı konular yakından in-
celendiğinde kavramın çok da yeni olmadığı anlaşılmaktadır. Sosyal dışlanma yoksulluk,
işsizlik, sosyal koruma, eşitsizlik, ayrımcılık gibi temel sosyal politika konularını kapsama-
sı ve bunlarla ilişkili olması nedeniyle ekonomik, sosyal, siyasal tartışmaların önemli bir
kavramı haline gelmiştir. Sosyal dışlanma ve karşıtı olan sosyal bütünleşmeyi ifade eden
sosyal içerme ile (social inclusion) özellikle endüstrileşmiş ülkelerin sınıf yapısını etkileyen
değişimler nedeniyle eşitsizliğin çözümlenmesi ve etkilerinin azaltılması konusunda sıklık-
la kullanılan kavramlardan olmuştur (Sapancalı, 2005, s. 52).
1,2,3,4,5,6,7,8 10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,...182
Powered by FlippingBook