6
Senem Aslan
Giriş
Literatürde gençlik kavramının tanımı üzerine ortak bir uzlaşı bulunmamakla birlikte kav-
rama ilişkin biyolojik, psikolojik, sosyolojik, demografik tanımlamalar mevcuttur (Gür v.d.,
2012, s.15). Şöyle ki, bazı tanımlamalar gençliğin yaşamın bir dönemi/evresi bağlamında
şekillenirken diğer taraftan yaş grubunu temel alan tanımlamalarda söz konusudur. Genel
bir tanıma göre gençlik bireyin, zihinsel, ruhsal ve fiziksel gelişim alanlarında olgunlaşa-
rak çocukluktan yetişkinliğe geçiş süreçlerini kapsamaktadır. Aynı zamanda kişinin kendi
ayakları üzerinde durabildiği, sorumluluk üstlenerek özerk bir birey haline gelme dönemi-
dir (Yentürk v.d., 2008, s. 4). Gençlik bir geçiş süreci olmasının yanı sıra bireyin kişiliğinin
oluşmaya başladığı önemli bir evredir. Kavram daha çok toplumların sosyo-kültürel, siya-
sal, ekonomik kodlarına bağlı olarak şekillenmektedir (Gür v.d., 2012:15).
Bireysel yönden gençlik dönemi kişiliğin oluştuğu ve bireyin toplumsallaştığı dönemdir.
Çocuklukla yetişkinlik arasında yer alan bu dönem tüm yaşama biçim verecek olan psi-
ko-biyolojik toplumsal şekillenme ve gelişme çağıdır. Bu dönemde eğitim ve öğretim süre-
ci bireyin biçimlenmesinde önemli işlevlere sahiptir. Bu çağda bireyler kolaylıkla yönlendi-
rilebilmektedir. Bir toplumun belirli ve sağlıklı bir gençlik politikası yoksa bu toplumda her
zaman toplumsal çalkantılar meydana gelebilir (Armağan v.d., 2004, s. 6).
Gençlik toplumdaki değişimin önemli unsurlarını inşa eden toplumsal bir kesimdir. Bu
nedenle onların gelişimi üzerinde özenle durulması gereken bir konudur. Gençlerin sahip
oldukları potansiyelleri toplumun refah gelişimi adına pozitif yönde kullanılması sağlanmalı
bu dönemde karşılaşabilecekleri toplumsal ve bireysel problemler (uyuşturucu bağımlılığı,
işsizlik, yetersiz eğitim, dışlanma ve suç gibi) ile mücadele edilmesi gerekmektedir. Genç-
leri anlama ve onlarla sağlıklı iletişim kurma, karşılaştıkları sorunlara etkin çözümler geliş-
tirebilmelerine yardımcı olmada ve gençlerin olumsuz davranışlara yönelimini engelleme
hususunda oldukça önemlidir. Onları tanımak, psiko sosyal gelişimlerini olumlu yönde
etkilemek ve onları anlamak toplumların kalkınması adına önemlidir.
Gençlerin suç işlemeleri ve bunun arkasında yatan toplumsal ve bireysel nedenler genç-
lik sorunlarından bir tanesidir. Çocukluk dönemini takip eden gençlik döneminde bireyin
suça yönelmesi veya riskli davranışlarda bulunması farklı değişkenler çerçevesinde ele
alınması gereken önemli bir sosyal problemdir. Demirbaş’a göre genç suçluluğunun psiko
sosyal nedenleri daha yakından incelenmeli özellikle aile, aile ilişkileri, okul ve meslek
durumu gibi gençlerin suç davranışına yönelmelerinde etkili olabilecek mekanizmalar üze-
rinde durulmalıdır (Demirbaş, 2001, s. 54-5).
Suç davranışının önemli ölçüde 15-25 yaş aralığındaki bireyler tarafından gerçekleştiril-
mesi kriminolojide genç suçluluğuna olan önemi arttırmıştır (Walklate, 2003: 23). Suçlu-
lukta yaş faktörüne dikkat çeken Soyaslan genç kişileri 15-25 yaş gurubu olarak tanımla-
yarak suç davranışına yönelimde yaşın bireysel ve çevreden kaynaklanan diğer faktörleri
kolaylaştırıcı etkisi olduğuna dikkat çekmektedir (Soyaslan, 1998,s. 80).