130
bir kitapçı yarı fiyatına yalnızca 100 kitabı satın alır,
geri kalanıysa bir büroda kış boyunca ısınmak için
tomar tomar yakılır. Zarifoğlu’nun Edip Cansever’i,
dolaşırken ezberinden okuduğu gibi, onun şiirinin
de ezbere okunduğunun tanığı oldum, ben de oku-
dum. Demek ki Zarifoğlu’nun şiirindeki yüksek ateş,
öte yandan da şiirinin sağlık belirtisiymiş.
‘Mavera’
dergisini
yayımladığı
yıllarda
Ankara’daydım, sonraki iki şiir kitabı,
‘Yedi Güzel
Adam’
ve
‘Menziller’
ile hikâye kitabı
‘İns’
de yayım-
lanmıştı. Onları da büyük bir hayranlıkla okumuş,
fakat çekingenliğimden ötürü gidip tanışamamıştım.
Zarifoğlu, her ne kadar, benim de inandığım
‘Şiir,
şairden önemlidir’
fikrini yıllar önceden beyan etmiş
olsa da okuduklarım, hayat hikâyesi ve sohbetlerde
ona dair dinlediklerim, bende jestiyle, tavrıyla tam
ve gerçek bir ‘şair’ olduğu duygusunu uyandırmıştı.
‘Yaşamak’
adlı günlüğündeki şu cümleler sözgelimi:
“Çoğu kez şiirin şairden bağımsız olduğunu düşündüm.
Bu nedenle olacak şairliğime hiç sahip çıktığım olma-
dı. Yazdığım şiirlerle ilgili sorularla karşılaştım mı çok
rahatsızım. Gide gele her türlü şiir sorusuna kızıyorum.
Neredeyse ‘dokunmayın şiire’ diyeceğim.”
40
40 Haydar Ergülen,
Şiirin ‘Zarif Oğlu’
, Radikal, 27 Haziran 2007.