127
‘gelmedi’
der. Saat tam 2’dir, Zarifoğlu,
“Gelmezse ben
giderim.”
der. Sıkılmış ve öfkelenmiştir.
Saat 3 sularında Sezai Karakoç kapıda görünür.
Karakoç, masaya yaklaşmadan Zarifoğlu hariç her-
kes ayağa kalkar.
Zarifoğlu, oralı görünmez, dönüp bakmaz bile.
Karakoç masaya gelince ilk sözleri:
“Affedersiniz.
Özür dilerim”
olur. Özdenören
“estağfurullah”
falan
demeye kalmadan, Cahit Zarifoğlu
“Ben affetmiyo-
rum.”
der. Karakoç, tekrar özür diler, ama Zarifoğlu,
“Ben affetmiyorum.”
deyip durur. Gecikmenin haklı
bir gerekçesi olsa da…
Cahit Zarifoğlu, o tarihlerde Sezai Karakoç’un şii-
riyle tam bir iletişim de kurabilmiş değildir. Bu şi-
iri kabul ettiğine kuşku yoktur, fakat bu şiir onun
iç ahengiyle, onun ritmiyle uyum hâlinde değildir.
Cemal Süreya’nın şiirini kedine daha yakın bulur.
Sezai karakoç’la sonraki dönemlerde karşılaşsalar da
o ilk kırgınlığın izleri kolayca silinmez. Karakoç’un
eserleri üzerine dört metin yazar.
38
‘
Akıllı ve alim’
olarak gördüğü Karakoç’un kişiliğini
zamanla kendine oldukça yakın bulur, fakat bu ya-
kınlık sürekli bir ilişkiye dönüşmez; tersine, başla-
yacağı yerlerde kopar.
39
38 Cahit Zarifoğlu;
İşte Yunus Emre / Düşündüren Hikâyeler / Ayinler /
Diriliş
, Zengin Hayallar Peşinde, 3. Baskı, Beyan Yayınları, İstanbul 2012.
39 Rasim Özdenören;
Kuşbakışı
, Hece, Cahit Zarifoğlu Özel Sayısı, S. 126-
127- 128, Haziran -Temmuz- Ağustos 2007.