167
tık görünmez olur. Sanki, kapatılmış, kabuk bağ-
lamış bir yaraya dönüşür bu şiir. Şairi tarafından
dilden dile dolaşmaların keşiflerine ve yorumları-
na terk edilmişse de kaderi şairin ta- sarladığından
farklıdır her şey.
Monna Rosa
’nın güzelliği, onu içine
alan efsanenin oluşturduğu yeni okuma biçimleriy-
le görülmez hâle gelmiştir sanki.
Monna Rosa
, yeniden soyut adreslere, yeşil taşra ka-
sabalarındaki gül bahçelerine geri döndürülemez.
Çünkü, Muazzez Akkaya, çözülmüş bir sırrın üzün-
tüsü gibi, 50 yıl sonra ortaya çıkmıştır.
Cihan Aktaş,
Monna Rosa
’yı kadınlar açısından ele
alırken şu alt başlıkları kullanır:
Sezai Karakoç’u Okuyabilen /Anlayabilen Kadınlar
Sınavı geçmiş kadınlardır bunlar. Sezai Karakoç’u
bir erkek şiir okuru kadar anlayabildiklerini bir şe-
kilde kanıtlamışlardır. İçlerinde kimileri, hatta bü-
yük çoğunluğu, şairin dünya- sına yakınlaştıkça,
kendilerinden beklenilen kadın tanımını sorgulayan
bir dil edinebilmişlerdir.
Karakoç şiirlerini izlemek suretiyle
‘Ruh Kadın’
ol-
maları beklenmiştir onlardan. Karakoç şiirlerini
kavrama yetenekleri, hayatın içinde var olmaya
yönlendiren nedenlerden biri olarak gelişmiştir.
120
Aşk hep vardır. Ancak, 80’li yıllarda âşık olanlar
dünyevi tutkuları nedeniyle utandırıldıkları için,
120
Cihan Aktaş;
Monna Rosa’nın 80 Kuşağı Üzerindeki Etkisi
, Şair ve Dü-
şünür Sezai Karakoç Sempozyumu, Fatih Belediyesi Yayınları, İstanbul
2011.