157
da olduğu gibi ‘sembol sembol içinde’, ‘kıssa kıssa
içinde’ bir anlatım ve yaklaşım Karakoç şiirinin an-
lam katmanları arasındadır. Göndermede bulunu-
lan özel adların birer sembol olduğunu bilen şair,
‘Sembolsüz bir milletin yaşayamayacağı’nı düşün-
düğünden bu anlatım olanağını özellikle diriltmek
ister gibidir. Şiirin, eksiltili bir anlatımın olduğu/
olması gerektiği düşünüldüğünde semboller üze-
rinden anlatma/hatırlatma oldukça etkili bir eksiltili
anlatma olanağı sunar.
Karakoç, yalnızca klâsik şiirimizin mazmunlarını
kullanmaz.
Venüs bardağı, Konstantin duvarı
gibi sem-
bollerle de karşılaşırız onun şiirinde.
Venüs,
Yunan
mitolojisinde
Afrodit
olarak bilinen, Romalıların aşk
tanrıçasıdır. Şair, dağların yıkılışını görmüştür bir
Venüs
bardağında. Bu dizede
dağlar
yerli insanımızı
Mehmet’i, Hasan’ı, Osman’ı, Ömer’i imliyor olmalı.
Ya da
Masal
şiirindeki ‘tatlı zehirli sular’a alıştırılan
altıncı oğul... Dolayısıyla bu dizeyle şaire acı veren
derin bir yabancılaşma aktarılıyor/hissettiriliyor.
113
Kesit IV
Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm
Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
113
Abdurrahim Karadeniz; a.g.y.