153
bu bir formasyon işi. Mesela benim kafamda bir romanın
nasıl yazılacağına dair bir öngörü var. Kategorik olarak
duruyor, potansiyel olarak bir yerde duruyor. Onu dö-
nüştürmeyi hiç düşünmüyorum ben. Öyküye de saygı
duyuyorum çünkü, yaptığım işe saygım var.”
Ulaşım:
Araba kullanmaz. Gideceği her yere taksiy-
le gider.
Varlık:
Bir gün oturur
Varlık
dergisine bir mektup
yazar: ‘Böyle yaşlı başlı adamlara neden ödül veri-
yorsunuz? Biz de hikâye yazıyoruz. Biz de gönder-
sek yayınlar mısınız?’ Bir sayı sonra
Varlık
dergisin-
den cevap gelir: ‘
Eğer bize hiç yazı göndermeseler, iki
sene boyunca elimizde olan hikâyeler bize yeter.
’ İlk öy-
küsü
Varlık
’ta yayımlanır.
Varoluşçuluk:
Rasim Özdenören, tarihin belli bir
yerinden
itibarendir. Yazarlığı, özellikle öykücü-
lüğü tarihsel bir dönemsellikle başlar. Kolay kolay
gelenekte bir yere eklemlenemez. Özellikle 1950’ler-
de Türkiye’de de bir şekilde etkili olan varoluşçuluk
anlayışı Özdenören’i etkilemiş, yazar bu anlayıştan
günümüze değin hiç kopmamıştır.
Yazma Biçimi:
Yazmak için mekân tercihi yoktur.
Konuşurken, dolaşırken, seyahat ederken zihninde
yazacağı metni düşünür, kurgular.
“Yazmak için ka-
lem kâğıt dışında
herhangi bir şeye, yere ihtiyacım olmaz.
Yemek masasının bir köşesinde yazdığım birçok yazı var-
dır.”
Yemek:
Dışarıda yemek yeme alışkanlığı pek yoktur.
Evde, Maraş usulü bir kâse çorbayla gıdasını alır.