72
Önder Kutlu & Erhan Örselli & Selçuk Kahraman
Aslında bu yetki hâlihazırda var olan üst kademe bürokratların Müşterek ya da Bakanlar
Kurulu Kararnamesi ile atanmasında da mevcuttur.
Bütün bunların yanında, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin olumsuz yanlarına ilişkin
ifadelerden en çok “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi otoriter bir yönetime neden olur”
yargısına üniversite öğrencilerinin %45,47’sinin katıldığı görülmektedir. “Türkiye’nin daha
önemli sorunları varken başkanlık sistemine geçilmesi doğru değil” yargısına ise öğrenci-
lerin en az düzeyde (%31,78) katıldığı tespit edilmiştir.
Referandum sürecinde mecliste bulunan dört siyasi partiden seçim çalışması en başarılı
bulunan siyasi kadro Ak Parti olarak görülmektedir. İkinci sırada Milliyetçi Hareket Partisi
gelmekte ve katılımcıların %65,16’sı bu partiyi başarılı olarak değerlendirmektedir. Bu-
nun yanında katılımcıların büyük bir çoğunluğu Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Halkların
Demokratik Partisi’ni seçim çalışmaları açısından, referandum sürecinde başarısız olarak
değerlendirdikleri tespit edilmiştir.
Sonuç ve Değerlendirme
Köklü ve geleneksel bir yönetim geçmişine sahip olan Türkiye’de, Cumhuriyetin kurulma-
sıyla birlikte kısa süreli de olsa Meclis Hükümeti modelinden sonra, uzun bir süre parla-
menter sistemin uygulanması söz konusu olmuştur. Ancak 2007 yılında yaşanan 367 krizi
ve sonrasında yapılan referandumda cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin önü-
nün açılması sonucu, ilk defa 2014 yılında gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimleri ile
birlikte cumhurbaşkanının hak tarafından seçilmesi parlamenter sistemden yarı başkanlık
sistemine doğru bir kayışın yaşanmasına neden olmuştur. Bu doğrultuda 2014 yılından
itibaren inişli çıkışlı bir seyir izlese de başkanlık sisteminin veya referandumda kabul edilen
şekliyle cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye’de uygulanabilirliği veya uygulan-
ması gerekliliği akademik çevrelerde ve kamuoyunda uzun süre tartışılmış ve bu bağlam-
da oldukça ilgi gören konuların başında yer almıştır.
Aslında başkanlık veya cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin gündeme gelmesi yeni bir
konu olmamakla birlikte, özellikle son 30-40 yıldır hem siyasiler hem de toplumun farklı
kesimleri tarafından olumlu ve olumsuz yönleri tartışılan bir konu olmuştur. Kendilerini
güçlü gören başbakanlar ve/veya cumhurbaşkanları parlamenter sistemi tartışmaya aç-
mış, başkanlık sistemini önemli bir alternatif olarak kamuoyuna sunmuşlardır. Bu doğrul-
tuda başkanlık sisteminin Türkiye’de uygulanabilirliğinin ele alınması aslında Cumhuriyetin
kurulmasıyla birlikte cumhurbaşkanlarının seçimindeki sorunlar, kısa süreli hükümetlerin
varlığı, çok ortaklı hükümetlerin kurulması ile koalisyon tecrübesi, ekonomik ve siyasi kriz-
ler, istikrarsızlıklar ülkemizde uygulanan parlamenter sistemin çoğu zaman tıkanması so-
nucu olmuştur.
Ayrıca bir ülkenin hükümet sistemini, ülkenin kendi tarihsel, politik, ekonomik, toplumsal
ve kültürel özelliklerinden bağımsız olarak ele almak da mümkün değildir. Bu açıdan salt
bir hükümet sistemi tasavvuru pratikte ve toplumların değişim karakteri içerisinde çok da
mümkün görünmemektedir. Ancak hızla değişen küresel şartlar ve gelişmeler ülkelerin
kendi yönetim kabiliyetlerinde reform çabalarını da teşvik etmektedir. Bu süreçte Türkiye