Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 73

GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
71
Üniversite Öğrencilerinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Algısı: Konya Örneği
16 Nisan Referandumu ile Türkiye’de yürütme yetki ve görevi doğrudan Cumhurbaşka-
nı’na verilmiş, daha önce görev süresince yaptığı iş ve eylemlerinden sorumsuz kılınan
Cumhurbaşkanı “sorumlu” bir devlet başkanı olarak görev üstlenerek, yürütme organı
özelinde sorumluluk ve yetki karmaşası Amerikan başkanlık sistemindeki gibi ortadan kal-
dırılmıştır (Kuzu, 2005, s. 213; Ataay, 2017, s. 78). Bununla birlikte yeni hükümet sistemi
ile daha önce var olan kolektif yapılı Bakanlar Kurulu’na son verilmektedir. Böylece Cum-
hurbaşkanı, bakanları atayıp görevlerine son verebilecektir. Bakanların siyasi sorumluluğu
ise yasama organı olan TBMM’ye değil, Cumhurbaşkanı’na karşıdır. Ayrıca meclis soruş-
turması, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların görevleri ile ilgili iş ve eylemlerinden
dolayı açılabileceği için siyasi sorumluluk taşımakta oldukları da göz ardı edilmemelidir
(Küçük, 2017,s. 162).
Parlamenter sistem açısından Türkiye’de milletvekillerinin TBMM’ye sundukları yasa tek-
lifleri, hükümet tarafından sunulan tasarılardan niceliksel olarak fazla, pratikte yasalaşan
teklif sayıları tasarılardan çok daha fazladır (Bulut, 2005, ss. 153-154). Türkiye’de sıkı parti
disiplinine sahip bir siyasi parti sisteminin olduğu düşünüldüğünde yürütme ve yasama
organları arasında kuvvetler ayrılığı ilkesi katı bir biçimde uygulanamamaktadır. Hatta katı
kuvvetler ayrılığı ilkesinin baskın olduğu Amerikan sisteminde dahi Kongre’nin çoğu za-
man baskın konumuna rağmen ABD Başkanlığının etkisi ile yasaların hazırlandığı belirtil-
mektedir (Heywood, 2012, ss. 403-404). Bu açıdan kuvvetler ayrılığına ilişkin tartışmalar
pratikte yürütme gücü ve etkin yönetim anlayışı üzerinden şekillenmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en önemli özelliklerinden biri olarak tek başlı yü-
rütmenin karar almada hız ve etkinlik anlamına geleceği de belirtilen hususların başında
gelmektedir (Bülbül, 2017,s. 25). Böylece üniversite öğrencilerine yönelik yapılan bu ça-
lışmanın bulguları arasında öne çıkan “çift başlılığın ortadan kaldırılması” beklentisi olduk-
ça önemlidir. Türkiye’nin yakın dönem koalisyon tecrübeleri ekonomik ve siyasi krizleri,
koalisyon olgusunu ve cumhurbaşkanı-başbakan arasındaki gerilimleri toplumsal bir algı
olarak karşımıza çıkarmaktadır. Hatta yürütme organı ile bürokratik mekanizma arasındaki
sorunlar güçlü yürütme ihtiyacını daha da artırmıştır. Bu açıdan cumhurbaşkanlığı hükü-
met sisteminin bürokratik oligarşiye karşı etkili ve istikrar sağlayıcı yönünün de bulunduğu
belirtilmelidir (Çalışkan ve Önder, 2017, s. 572).
Yeni hükümet sistemine yönelik algıların ölçüldüğü bu çalışmanın bulgularından da gö-
rüldüğü üzere sisteme yönelik çeşitli kaygılar dile getirilmiştir. Bunların büyükçe bir kısmı
geleneksel parlamenter yapının bir alışkanlık olarak sürdürülmek istenmesi ya da statü-
konun, bürokratik vesayetin korunması çabası oluşturmaktadır (Bingöl ve Varlık, 2016, ss.
9-10; Küçük, 2017, s. 169). Nitekim “federal sistem” ve “rejim değişikliği” gibi kaygılara
karşı, üniter yapının muhafaza edildiği yeni hükümet sisteminde Amerikan başkanlık sis-
temi örneğindeki gibi bir kişinin hem yasama organında hem de yürütmede görev alması
uygulaması ortadan kaldırılmıştır. Milletvekilleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı ya da bakan
olarak atanırlarsa TBMM üyelikleri sona ermektedir. Bununla birlikte yeni hükümet siste-
minin Amerikan başkanlık sistemi ile oldukça benzeşen hususlarından birisi de üst düzey
bürokratları atama yetkisinin Cumhurbaşkanında olmasıdır. Yeni sistemle Cumhurbaşkanı
üst kademe kamu yöneticilerini atayabilir ancak atamalar TBMM’nin onayına tabi değildir.
1...,63,64,65,66,67,68,69,70,71,72 74,75,76,77,78,79,80,81,82,83,...216
Powered by FlippingBook