Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 146

144
hayli meraklandım. Yaşamak’ta adı “
Monika bir fo-
toğraf makinesinin karesinden bana bakıyordu.”
cümle-
sinde geçen, öğrencilik yıllarından tanıdığı Fransız
arkadaşı Monika’ydı. Yukarıya çıkmadan önce, o
sokakta bulunan bir dükkândan arkadaşına hediye
etmek için bir şal aldı şair.
Monika, uzun süre Türkiye’de kaldığı için Türkçeyle
kendini rahat ifade edebiliyordu. Ancak Türkçeyi
biraz kırık, yabancı olduğunu belli eden bir aksanla
konuşuyordu. Şair bizi tanıştırdı. Benim için “eleş-
tirmen” dedi. Bu tanımlama benim bu görüşmede
bulunmamın gerekçesi gibiydi. Ben daha az katıl-
maya başladım söze, onlar kendi aralarında konu-
şuyorlardı artık daha çok. Bir ara söz eski günlere
döndü; yirmi-yirmi beş yıl önceye… Monika; o gün-
lere ilişkin bir soru sordu Zarifoğlu’na: “Cem, dedi,
hâlâ çözebilmiş değilim. O zamanlar, sen Türkçe
konuşuyor, Alman Dili ve Edebiyatı okuyordun;
benim ise dilim Fransızcaydı, Türkçe öğrenmek isti-
yordum. Fakat sen beni İngilizce konuşmaya zorlu-
yordun. İkimizin de bilmediği bir dille anlaşmamızı
istiyordun. Bunu neden yapıyordun acaba?” Şair
buna net bir cevap vermedi. Monika’nın bu sorusu
beni de düşündürdü o günden sonra.”
46
Radyoevi Harbiye
Âlim
Kahraman,
Zarifoğlu’nu
Harbiye
Radyoevi’ndeki odasında zaman zaman ziya-
ret eder. Zarifoğlu’nun odası birinci kattadır.
Danışmaya adını verir, bekler. Biraz sonra sol taraf-
46 Âlim Kahraman; a.g.y.
1...,136,137,138,139,140,141,142,143,144,145 147,148,149,150,151,152,153,154,155,156,...174
Powered by FlippingBook