33
Çünkü Cemil Meriç, 38’inde kaybettiği gözleriyle
yalnızdır.
Bir pansiyon odasında, ışığa daha yakın ola-
bilmek için masanın üzerine sandalyeyi ko-
yarak okur, yazar. Gözleri, ışığa uzaktır.
12,5 derece miyopisi ve oldukça ilerlemiş hi-
permetropisi bulunan Meriç, eşiyle bir arka-
daşının evinden çıkarlarken son basamağın
mesafesindeki farkı kestiremeyip düşer. Yıl
1954’tür ve 38 yaşındadır. Yerden kaldırılır-
ken az önce koluna girdiği, az önce gördü-
ğü karısına hiçbir şey göremediğini söyler.
Gözlerini kaybettiği ilk günlerde, geceleri
kalkıp yazar, yazdıklarını sabah kızı Ümit’e
okutmak ister, kızı bu üst üste binmiş satır-
ları okuyamayınca da kızar, kâğıtları buruş-
turur atar.
Her zaman kolalı yaka takar. Kıyafeti mun-
tazamdır. Çok iyi giyinir. Kimsenin göz es-
tetiğini bozmaya hakkı olmadığını söyler.
Sessiz, uyuşuk, kendi kendine yeten bir hayat. Ve
ebediyete yönelen bir ihtiras, ebediyete ve kâina-
ta. Kelimeler dünyasının sultanı olmak, zinda-
nımda, hayır fildişi kulemde, sanalın ve düşün-
cenin gökdelenlerini inşa etmek... Kader buna
imkân vermedi. Nemesis’in parmakları gözleri-
me uzandı.
20 Ocak 1955... Bir elinde bavul, ötekinde
baston. Bavulunda acıları, korkuları, ümit-