28
zaman körlüğünü unutur. Bu yüzden
herhangi bir şeye sinirlendiğinde, kızı
‘Babacığım biraz okuyalım.’ der, sinir ilacı
gibi iki sayfada öfkesini unutur.
Sahaflar Çarşısı, kırk haramilerin mağara-
sıdır. Nizamettin’in dükkânı, onu bir anda
Beyazıt’tan Paris’e, Londra’ya, Roma’ya
uçurur. Çuval dolusu kitaplar, dergiler ta-
şınır eve. Dergiler hariç, on bin cildi aşkın
bir kitaplık bırakır ardında. Büyük Pierre
Larousse’u almak için kışın karlı bir havada
paltosunu satıp, kitapları hamala yükleyip
evine getirir. Kitap almak uğruna cebindeki
bütün parasını kitaba verdikten sonra bir-
kaç gün aç gezdiği olur.
Zaman zaman bir sürü eski, yeni dergi ve
gazete taranır, makaleler kesilir, sarı dos-
yalara konur, küçük kâğıt fişlerde aklınıza
gelebilecek her konuda nerede neyi bula-
cağınız belirtilir. O dosyalardan rastgele
bir iki örnek: 1878 yılının
Revue des deux
Mondes
’unun beşinci sayısından bir makale:
Ferdinand Lasalle’ın aşkları. Veya La Revue
Britannique’in altıncı sayısında çıkmış olan
bir makale:
Rus hapishaneleri.
Dosyaların biraz daha derinine inildiğinde,
% 95’i Fransızca dergilerden kesilmiş maka-
lelerin önsözlerinin Türkçeye çevrilip dakti-
lo edildiği, daha içeride, Cemil Meriç’in inci
gibi el yazısıyla, dikkatini çeken ansiklope-
