70
hayatımın içine girdi.”
Lisedeyken klâsikleri deviren
Bayazıt, Rasim Özdenören’i Dostoyevski’yle tanış-
tıran kişidir, üniversite için gittikleri İstanbul’da.
Rasim Özdenören de okulu erteleyip Dostoyevski
okur, bir yıl boyunca. Bayazıt, “hep beraber okur-
duk” diyor.
Sadece Cahit Zarifoğlu’na baskı yaparak zorla oku-
turduk diyor:
“Meselâ rahmetli Cahit’e baskı yaparak
çok zor okuttuğumu hatırlıyorum. Ama sindirmiştir.
Çünkü Cahit çok zor okurdu.”
Maraş günlerinin dikkat çeken yönü okuma faaliyeti-
dir. Hepsi, bir yere yetişecekmişçesine okur. Okuma
faaliyeti Maraş günlerinin, gençliklerinin anlamıdır.
Karakoç’un yanına geldiklerinde sanatsal birikim
açısından hazırdırlar. Bayazıt bu hususun altını çi-
zerken, önemini vurgularken çok haklıdır:
“Ben o za-
manlar Gençlik gazetesinin genel sekreteriyken gazetenin
sahibi İstanbul’a giderken bana, ne getireyim, diye sorardı.
Ben de ondan Sezai Karakoç’un Körfez’ini, Şahdamar’ı
nı, Turgut Uyar’ın Dünyanın En Güzel Arabistanı’nı,
Edip Cansever’in kitaplarını, yani o gün İkinci Yeni’nin
ne kadar kitabı varsa onları isterdim. Bu kitaplar bize ge-
liyor ve elimden düşmüyor. Sabahlara kadar okuyorum.
Ezberliyorum. Maraş sokaklarında arkadaşlara okuyo-
rum. Özellikle de Cahit’le paslaşarak. Çünkü şairiz. Bu
okuma harekatı çok önemlidir. Maraş’taki harekatın özü-
dür. Belkemiğini oluşturur.”
Cahit, Alâeddin, Erdem, Rasim orta ikideyken
Pakdil lise sondadır. Arkadaş grubu liseye başla-
dıklarında Pakdil çoktan mezun olmuş, İstanbul