87
***
Edebiyat
çıkmıyordu; hiç olmazsa mektuplar
yazıyordum.
Bir tür tatmin olmaydı bu. Neler yazıyordum bu
mektuplarda? Mektup yazdığım arkadaşları, tanı-
dıkları, elimden geldiği, dilimin döndüğü kadar
canlı tutmaya, diri tutmaya çalışıyordum.
Oldum olası, militan bir mizacım vardır. O tarih-
lerde cep telefonu ne gezer! Bütün iletişim sabit
telefonlarla olurdu. Bir de mektuplarla!
Bir de şunu vurgulamak istiyorum: Hayatımda
yazdığım en duygulu, en içli, en derinlikli mek-
tuplarım N’e yazdığım mektuplardır. Bir şiirimde
şöyle anlatmıştım bunu:
“Uzun bacaklı Cezayir atları Bir gidip bir gelirdi mek-
tupları”
Hele de Bitlis’te, 34. Piyade Alayı’nda, yedek su-
bay olarak askerliğimi yaparken yazdığım mek-
tuplarım!
Mektup gecikmeyegörsün, hemen heyecanla ka-
rargâhtaki manyetolu telefondan konuşmak için
uğraşırdık.
O tarihlerde, Bitlis’ten, özellikle de piyade alayı-
nın manyetolu telefonundan başka bir kente tele-