95
“Çok tuhaf günlerden geçiyoruz.
O yüzden de şaşkınlığımız anlama güçlüğümüzü
besliyor.
Maalesef renksizliğin ve yönsüzlüğün hâkim ol-
duğu bir siyasal atmosferi soluyoruz. Öyle ki, çok
kaba bir biçimde siyasal bir belirleme olan sağ ve sol,
doğu ve batı artık coğrafi konumumuzu bile imle-
miyor.
Kaderin cilvesine bakın ki ne için hayıflanıyoruz?
Niçin solcularımız solcu, milliyetçilerimiz milliyetçi
ve İslamcılarımız İslamcı değil diye!
Elbette ideolojilerin de kimi ortak paydaları vardır.
Lakin ortak payda, kendini silen bir inkarcılıkla ku-
rul(a)maz. İnsan, değişip dönüşebilir. Bu makuldür.
Ama ne hikmettir ki, her yönden her ret ya da her de-
ğişip dönüşme aynı mecraya akmaktadır. Bu tuhaftır.
Hayrete şayandır. Dikkate değerdir. İrdelenmelidir.
Lakin makul değildir.
Bahse konu ettiğimiz ideolojilerdeki bu belirsiz dö-
nüşüm, aynı mecraya kişiliksiz akış, her ideoloji için
olduğu kadar, bir öteki ideoloji için de kayıptır.
İslamcıların hal-i pürmelali ise trajiktir. Bin keder
birden getirmektedir.
Artık İslamsız İslamcılarımız vardır.
Artık İslamcılar millî mitleri, simgeleri, metaforları
ve sınırları sanki dinden bir cüzmüş gibi anıyorlar.