134
bir vahit hâlinde benim bütün mekân ölçümü,
bütün âlemimi, bütün ruhumu billûrlaştırıyor.
Onun sefaletinde, aşağılığında, zavallılığında bile
hiçbir yerin devşiremeyeceği sırrı yalnız bana belli
bir mana görüyorum. Yemiş kaldırımlarının vıcık
vıcık çamurunda bile Paris’in tahta kaldırımlarında
bulamadığım mana ve şahsiyeti okuyorum.
İstanbul’a hasreti bu kadar derin mikyasta yalnız iki
yerde duydum. Biribirinin tam zıddı iki yerde... Biri
Paris’te tahsi- limi yaparken, öbürü Erzurum’da...
Ve anladım ki İstanbul, medeni imkânlar ve vasıtalar
bakı- mından, ister ‘hep’in, ister ‘hiç’in zaviyesinden,
benim için biricik hayat merkezidir.”
105
***
İstanbul, onun için ‘Vatanım da vatanım…’
dediği, vazgeçilmez bir şehirdir. Oğlu Mehmed
Kısakürek’in derlediği, İstanbul’la ilgili 70 yazıdan
oluşan
İstanbul’a Hasret
adlı bir kitabı vardır.
Necip Fazıl ve Gurbet
Necip Fazıl, 1924’te bakanlığın açtığı sınavı ka-
zanarak Sarbonne Üniversitesi’nde felsefe eğitimine
devam eder. Ancak çocukluğundan beri, hiç durma-
dan büyüyen iç sıkıntısı Paris’te de bir an bile so-
luklanmaz. Ruhundaki bütün çelişkiler, asıl şimdi
açığa çıkmış gibidir; sabahlara kadar Paris’in kaldı-
rımlarında yürür; şehrin gün ışığıyla yıkanan yüzü-
nü görmeden uykuya dalar ve geç saatte yaptığı bir
kahvaltıyla bütün bir gününü geçirir.
Kaldırımlar’
ın,
Otel Odaları
’nın,
Aynalar
’ın temelleri
bu günlerde atılır.
105
Necip Fazıl; İstanbul’a Hasret, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul
2005.